15 Temmuz günü akşam saatlerinde, ordunun içindeki bir klik tarafından sarayı ve hükümeti hedefleyen bir darbe girişimi gerçekleşti. Bu girişim şu an için bertaraf edildi. Ne yazık ki Türkiye çeşitli darbelere ev sahipliği yapmış, defalarca karanlığa sürüklenmiş, demokrasi mahkûm edilmiş, halklar ve emekçiler bunun bedelini ağır ödemiştir. Karanlığı başka bir karanlıkla yok edemeyiz. O nedenle, AKP liderliğinde yürütülen saray darbesi sürecine karşı olduğumuz kadar, dün ordunun içindeki bir klik tarafından girişilen darbeye de karşı olduğumuzun altını çiziyoruz.
Türkiye’de AKP/Saray faşizmi tırmandırmak için yoğun çaba harcamaktadır. AKP/Saray halkların düşmanlığına dayalı, savaş merkezli, beceriksiz bir dış politika uygulayarak Ortadoğu’nun kaosunu Türkiye’ye taşımıştır. Türkiye tıpkı Irak, Afganistan gibi günübirlik patlamaların mekânı haline dönüşmüştür. Demokrasi, hak, hukuk talebinde bulunan kitleleri sindirmek için IŞİD gibi katil/karanlık güçleri de sahaya sürmüş, kitlelerde korku ve güvensizlik yaratılmaya çalışılmıştır. Suruç ile başlayan ve Atatürk Havalimanı’na kadar uzanan katliamlar zinciri ile faşizm tırmandırılmaktadır. Bu güç, çözüm sürecine hızla son verip Kürt illerinde adeta bir işgal yöntemini hayata geçirmiştir. Kürtlerin iradesini kırmak için mültecileri araçsallaştırarak demografik yapıyı değiştirme dahil her türlü insanlık dışı yöntemi kullanmaktadır. Emekçilerin önceden kazanılmış haklarını dahi ellerinden almak üzere gece yarılarına kadar meclis mesaileri yapmaktadır. Özellikle HDP’yi hedefleyen “vekillere dokunma” ve HDP’li belediyelere seçilmişler yerine kayyum atama kararı son dönemde demokrasiye vurulan en büyük darbelerden biridir.
AKP bu uygulamalarla darbe mekaniğini harekete geçirmiştir. 7 Haziran’la beraber bu daha da açığa çıkmış ve ordu kaynaklı darbeler için de verimli bir atmosfer oluşturulmuştur. Öte yandan iktidarın bu darbe girişiminden önceden haberdar olması ve bunu Erdoğan’ın tabiriyle “vesileye” çevirmek için fırsat kolluyor olması çok muhtemeldir.
17-25 Aralık sürecinde tam bir suç batağına sürüklendiği ortaya çıkan AKP/Saray, kendilerini zor günlerin beklediğinin farkındadır. Buna, özellikle Suriye ve Türkiye’de Kürt illerinde yaşanan savaş sürecinde işlenmiş suçlar eklendiğinde yargılanmaları için çok neden biriktirdikleri ortadadır. Ve AKP/Saray buna karşı önlem almak için orduyu dizayn etme, polisin etki ve yetkisini arttırma planını adım adım devreye sokulmuştur.
Ordu içindeki operasyonun yeni halkası, yakında yapılacak olan askeri şura toplantısında Erdoğan’a yakın generallerin komuta kademelerine getirileceğinin söylentisidir. Ordu içinde farklı kliklerin geriliminin olduğu bilinmektedir. Bu süreçte tasfiye korkusu yaşayan klik/klikler reaksiyonel bir darbe girişiminde bulunmuştur. “Ordu içinde bir isyan” olarak tanımlayabileceğimiz bu girişimin, egemen sınıfın onayını almadan hareket ettiğini görüyoruz. Darbenin şu an için kısa bir sürede bastırılması AKP/Saray tarafından faşizmi derinleştirmede fırsata çevrilecektir. Camiler, tekbir ve bayrak darbe girişimini püskürtmek için kullanılan önemli öğeler olmuştur. AKP/Saray İslam-Türk sentezini daha da derinleştirecek bir çaba içine girecektir. Akamete uğratılan bu darbeyi faşizme doğru gidişatı daha da hızlandırma yönünde kullanma arzusu içinde olacaktır.
Bir karanlık başka bir karanlıkla aydınlığa çıkamaz. Ne sivil, ne askeri darbe bizlerin yararına değildir. Tam aksine halkların, emekçilerin, kadınların, Alevilerin; tüm ezilen ve sömürülenlerin daha da sömürülmesi ve ezilmesinin önünü açar. Her iki karanlık gücü geriletecek yegane güç demokratik cephedir. Demokrasi, özgürlük ve emek güçleriyle birlikte en geniş cepheyi oluşturmak her zamankinden daha da elzemdir. Darbeler süreci bitecek, faşizm geriletilecek; halklar, emekçiler ve ezilenler kazanacak.
Faşizme karşı omuz omuza!
SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ PARTİSİ (SYKP)
EŞ GENEL BAŞKANLARI
Tülay Hatimoğulları-Ahmet Kaya