SYKP: Seçimleri faşizme karşı mücadelenin mevzisine çevirelim

AKP İktidarı eliyle icra edilen dış ve iç politikanın, ekonomik krizi de tetikleyerek Türkiye’yi toplumun bütün kesimlerinde hissedilen bir kaosun içine sürüklediği şartlar altında 2019 Mart Yerel Seçimleri’ne gidiliyor.

AKP İktidarı ortağı MHP ile birlikte 2019 Mart Yerel Seçimleri’ni “beka” sorunu olarak ilan etmiş bulunuyor. Bu toplumsal gerginlikleri kaşıyarak kendi güçlerini sağlamlaştırma amacıyla yapılan taktik bir adım olduğu kadar, AKP-MHP İktidar Bloku’nun kırılganlığının ve kapıya dayanan krizin yıkıcı sonuçlarından duyulan tedirginliğin de dışa vurumudur.

AKP-MHP İktidar Bloku’nun yurttaşa memleket meselesi olarak yutturmaya çalıştığı “beka” sorunu, AKP İktidarı’nın, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere onun kurmaylarının iktidar katından indiklerinde yargı koltuğunda hesap vermek zorunda kalacak olmaları korkusundan başka bir şey değildir. Seçimleri “beka” sorunu olarak nitelendirmelerinin nedeni budur.

İşte bu nedenle, hiç kuşkumuz olmasın, 31 Mart Yerel Seçimleri’ni de son birkaç seçimde yapa geldikleri gibi her türlü hile, fesat ve entrikaya başvurarak tekrar kazanmak isteyeceklerdir. Çünkü çok iyi biliyorlar ki, 2019 Mart Yerel Seçimleri’nden başarıyla çıkarlarsa, faşizmi kurumsallaştırma ve yerleştirme sürecini hitama erdirme olanağına sahip olacak, Türkiye’yi uzun yıllar karanlık bir tünele sokacaklardır.

Şimdi cevap vermemiz gereken soru şudur: Türkiye’yi uzun yıllar karanlık bir tünele sokacak faşist bir diktatörlük altında yaşamak istiyor muyuz? Eğer hakiki bir “beka” sorunundan söz edilecekse, sorulması gereken soru budur.

Barış, demokrasi, emek ve özgürlük güçlerinin bugün ihtiyacı olan, faşizmi yerleştirme peşindeki AKP-MHP İktidar Bloku’na karşı en geniş antifaşist güçlerin cephesinin oluşturulmasıdır. 2019 Mart Yerel Seçimleri’nde geliştirilecek politika bu hedefe hizmet ettiği oranda değerlidir.

Partimiz toplumun yüzde ellisinden fazlasının itirazı doğrultusunda AKP-MHP İktidar Bloku’nun geriletilmesi için en geniş ittifakın sağlanmasını seçim politikasının temeli olarak benimsemekte ve oy sayısına, aday sayısına ve aday kimliğine bakmaksızın AKP-MHP faşizmini geriletecek ve toplumsal muhalefeti bir arada tutacak bir perspektifle hareket etmeyi amaçlamaktadır.

İktidarını meşru olmayan hileli seçimlerle devam ettiren AKP-MHP İktidar Bloku’nun geriletilmesini taktik değil faşizme karşı mücadele perspektifinde stratejik bir mesele olarak görüyoruz ve gelinen noktada, seçimlerde oluşturulacak güçbirliklerini faşizme karşı kurulacak en geniş cephe inşaası sürecinin bir basamağı olarak değerlendiriyoruz.

Bu nedenle partimiz 2019 Mart Yerel Seçimleri’ni; bölgede kayyumların alaşağı edilmesi, Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya, Bursa, Kocaeli, Hatay, Gaziantep, Balıkesir vb. illerde AKP-MHP İktidar Bloku’na kaybettirilmesini faşist tahkimatın durdurulmasında ve demokrasi güçlerinin moral ve politik üstünlük kazanması yolunda önemli bir hamle olarak görmektedir.

Bu seçimlerde mücadelemizin odağında “mükemmel” bir yerel yönetim siyasetinden daha çok, AKP-MHP bloğunun yerel ayaklarının çökertilmesi siyaseti yer alıyor. Bölgede yürütülecek mücadele ile Fırat’ın batısında yürütülecek mücadelenin farklı diziliş ve ittifaklara ihtiyaç duyması vurguları iyi ayarlanmış iki kanatlı bir yerel seçim siyasetinin yürütülmesini gerektiriyor. Bölge’de inkar ve imha siyasetine karşı mücadele ekseninde Kürdistani güçlerin ittifakını, Fırat’ın batısında anti-faşist mücadele ekseninde seçimler sonrasında en geniş cephe siyasetine olanak verecek bir yerel seçim siyaseti izlemek başarının ön şartını oluşturuyor.

Partimizin de içinde yer aldığı HDP’nin seçim taktiği Kürt illerinde kayyumları alaşağı etmek, olabildiğince önceki seçimlerden daha fazla il ve ilçede belediye kazanmak, Fırat’ın batısında ise AKP-MHP İktidar Bloku’nun yerel ayaklarını çökertmek olarak özetlenebilir.

Son yılların seçimleri, faşizmin yükselişini durdurmak ve giderek geriletmek söz konusu olduğunda CHP’nin ikircimli, sallantılı ve kararsız siyaset izlediğini bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Kürt sorunu dolayımıyla bütün kritik dönemeçlerde provokasyonlar eşliğinde bilinçli olarak gündeme sokulan “devletin bekası” retoriği CHP’nin sesini soluğunu kesmekle kalmıyor, aşil topuğunu oluşturan milliyetçi hassasiyeti nedeniyle onu zaman zaman AKP’nin destekçisi konumuna da sürüklüyor.

CHP yönetiminin bu seçimlerde de sallantılı, ikircimli ve tutarsız siyaset izleyeceğinin bütünüyle fakındayız. Böyle olsa da demokrasi güçlerinin öncelikli hedefinin; AKP MHP İktidar Bloku’nun yerel ayaklarını çökertmek olduğu gerçeğinden hareketle; bileşeni olduğumuz HDP’nin geliştirdiği çok boyutlu seçim taktiği çerçevesinde; kimi yerellerde HDP’nin kendi adaylarına, kimi yerellerde CHP listelerinden gösterilecek adaylara ve seçime girmediğimiz kimi büyükşehirlerde AKP’ye kaybettirecek CHP adaylarına oy verilmesi gerektiğini belirtiyoruz. CHP İYİ Parti ittifakı çerçevesinde İYİ Parti kökenli adayların bulunduğu yerellerde çıkarılacak HDP adaylarını destekleyeceğiz, bunun mümkün olmadığı yerellerde ise en geniş demokrasi güçlerinin ittifakıyla aday belirlenmesi çabası içinde olacağız.

Desteklediğimiz ve onayladığımız Cumhur İttifakı’nda bir gedik açarak faşizmi kurumsallaştırma ve yerleştirme sürecini durdurmak, ardından mümkünse faşist yeltenişi bir bütün olarak geriletme politikasıdır.

Faşizme karşı mücadelenin salt seçimler üzerinden yürütülemeyeceği açıktır. 31 Mart’ı 1 Nisan’a bağlayan bir perspektifle CHP tabanı dahil en geniş demokrasi güçlerinin, her ilçede, her mahallede “hayır meclislerine” benzer yerel örgütlenmelerini kurmak, seçim sürecini bu örgütlenmeler üzerinden yürütmek, sandık güvenliğini sağlamak, çoklu dayanışma ağları örmek, bir baskı gücü olarak seçim sonrası kalıcılaşmalarını sağlayabilmek antifaşist mücadelenin ve parti örgütlerimizin öncelikli görevidir.

FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA!

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi

Merkez Yürütme Kurulu