SYKP: Kızıldere’den Samandağ’a bu mücadele sürecek!

 

Baharın müjdeleyicisi Mart ayı nice katliamlara tanıklık etti. 45 yıl önce Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamlarını engellemeye çalışan THKP-C ve THKO’lu 11 kişi Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde kaldıkları evde kuşatıldı, Mahir Çayan ve arkadaşları katledildi. 30 Mart 1972’de Kızıldere kana bulandı. Kızıldere, arkadaşları idam sehpasına çıkartılmaya hazırlanırken, elleri kolları bağlı buna seyirci kalmayacaklarını gösteren bir çığlık olurken aynı zamanda dayanışmanın, yoldaşlığın adı olarak tarihe kalın harflerle yazıldı.  Kızıldere bu özellikleriyle bir kopuş, geleceğe atılan güçlü bir işaret fişeği olarak onun arkasından gelen on binlerce insana yol göstermeye devam etti. Kızıldere’den bu yana 45 yıl geçti. Bu ülkenin eşitlik, özgürlük, adalet arayan insanları, devrimcileri, komünistlerini yaşadıkları çetin havalarda güvenli limana çıkartacak kadar hala parlak, hala ışıl ışıl yanmaya devam ediyor.

30 Mart 1995’te Antakya’nın Samandağ İlçesi’ne bağlı Sutaşı Köyü’nde Mehmet Latifeci ve babası Yahya Latifeci katledildi. Antakya’da yıllardır yürütülmüş asimilasyon politikalarına karşı Arap halkının uyanışını, örgütlülüğünü engellemek isteyen zamanın Susurluk çetesinin tetikçileri tarafından gerçekleştirilen bu cinayetlerle Arap halkına mesaj verilmek istendi. Bu mesaja karşılık Arap halkı dilini, kültürünü daha da sahiplenerek; bütün baskılara rağmen halkların kardeşliğine olan inancını bileyerek karşılık verdi.

13 Mart 1982’de burjuvazinin korkulu rüyalarından biri olan Tariş işçi direnişinin öncülerinden TKEP’li Seyit Konuk, İbrahim Ethem Coşkun, Necati Vardar cunta yönetimi tarafından tutuklandı. 1 Mayıs’ta çıkarıldıkları mahkemede Seyit Konuk savunmasında “Bugün işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Bu şerefli günde yargılanmayı reddediyor, sizleri 1 Mayıs’ta ölümsüzleşenlerimiz için saygı duruşuna davet ediyoruz” diyerek devrim ve sosyalizm mücadelesinde burjuvazinin mahkemeleri karşısında diz çökmeyeceklerini gösterdiler.

28 Mart’ ta Kürt halkının özgürlük mücadelesinde ölümsüzlüğe ulaşarak sembolleşen Mahsun Korkmazları, 16 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nde katledilen 7 öğrenciyi, yine 16 Mart’ta Saddam tarafından kimyasal silahla ölüm uykusuna yatırılan Halepçe halkını, 12 Mart’ta Gazi’de katledilen Alevileri unutmadık. Mart ayı katliamlar kadar direniş öykülerinin de tanığıdır. Demirci Kawalar zalim Dehaklara karşı 21 Mart’ta özgürlük ateşini Kürt halkı ve Ortadoğu halklarına armağan etti.

Bu gün yüz yüze olduğumuz faşizm tehlikesine karşı mücadele ediyoruz. Devrimcilerin, sosyalistlerin, halkların ödediği bedellerden, yarattıkları mücadele tarihinden aldığımız azim ve dayanışma duygusu bizlere bu büyük tehlikeye karşı koyma cesareti veriyor. Siyasal demokrasi talebiyle en geniş direniş cephesini yaratmaya çalışırken bize dayatılan totaliter sisteme karşı “Hayır”ı büyütmeye çalışırken, bu mücadele uğrunda kaybettiğimiz her arkadaşımızın, yoldaşımızın ideallerinin de taşıyıcısı olduğumuzun bilincindeyiz.

İçinde bulunduğumuz coğrafya da 21. yüzyılın Firavunlarının, Dehaklarının zalimliği ile karşı karşıya. Sermaye sömürü sistemini ahtapot misali tüm dünyaya yaymış durumda.  Buna karşı halkların kardeşliğini, enternasyonalist mücadeleyi büyütmek; gittikçe artan yoksullaşmaya, güvencesizliğe, işsizliğe, iş cinayetlerine karşı sınıf mücadelesini geliştirmek boynumuzun borcudur. Bu görev ve sorumlulukla Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, sosyalist hareketin bütün değerlerinin takipçisi ve onların hatıralarının savunucusu olacaktır.

Mahir Çayanlar, Latifeciler, Seyit Konuklar nezdinde bu mücadelede yitirdiğimiz tüm insanları saygıyla, umutla, dirençle anıyoruz. Yolları yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

Kızıldere’yi unutmadık, unutmayacağız!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Yaşasın halkların kardeşliği!

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi – SYKP / Merkez Yürütme Kurulu