Sermayenin değil işçi sınıfının ve ezilenlerin Avrupası için
1 Mayıs’ta sokağa, mücadeleye!
Küresel ölçekte “kapitalist sistem”in dikişleri atıyor, emperyalist metropollerde dahi uygarlık krizi derinleşiyor.
Avrupa Birliği’nde ve Atlantikçi politikalarda ifadesini bulan “kurulu düzen” artık çatırdıyor. Avrupa, ABD ve reel sosyalizmin yıkılmasıyla kapitalistleşen Rusya’daki çürüme, toplumda oluşan yeni yarılmalar ile birlikte bir çözülmeye dönüşüyor.
Uluslararası Finans Kapitalin Avrupa halklarına ve emekçilerine sunduğu büyülü “yaşam biçimi” ve “gelecek projesi” umut olmaktan çıkıyor ve hızla kendi yolunun sonuna doğru evriliyor.
Yunanistan, İtalya, İspanya, İrlanda, Romanya, Bulgaristan, Macaristan, İzlanda, Kıbrıs önde gelmek üzere, AB’nin 28 üye ülkesinin üçte ikisi iktisadi ve sosyal bir yıkım içerisinde adeta bir “koma” hali yaşıyor.
AB’nin amiral gemilerinde ise egemenler karlarını ve servetlerini inanılmaz büyütür, işçiler ve yoksullar “dünyanın lanetlileri” listesine dahil olurken, bu ülkeler “eşitsizlikler şampiyonları“na dönüşüyor.
Kapitalizmin Avrupa’nın geleceğine dair söyleyeceği tek inandırıcı söz kalmadı!
Pırıltılı medyatik ambalajlar içinde kitlelere sunulan TTİP benzeri projelerin kurtuluş olmadığını, bunların AB komisyonu başkanı Juncker’in bizzat sorumlu olduğu “Luxleaks” ve ayrıca “Panama belgeleri skandalı“ ile su üstüne çıkan, şimdilerde görünür olmaya başlayan “çürüme”yi arttıracağını, yüz binlerce işçi ve emekçi sokaklarda haykırıyor.
Bunun yanı sıra, kapitalizmin “acı reçeteleri” de kolayca yutturulamıyor artık. Fransa’da kendi destekledikleri İslamcı terör gerekçesine dayanarak uygulaması uzatılan “olağanüstü hal” tehditlerine rağmen, sahte sosyalist Hollande hükümetinin iş – emek yasası tasarılarına karşı Fransa işçi sınıfı ve gençliği sokakları dolduruyor.
Kapitalist/emperyalist savaş kışkırtıcılığı, Ortadoğu’ya kan ihracatı bir “bumerang“ gibi geri dönmüş, AB egemenlerinin suratına çarpmıştır. Ukrayna’da da olan budur.
Avrupa’dan ihraç edilen savaş destekçiliği ve silah ticareti, kan ve GÖÇ kitleleri olarak geri dönüyor.
Avrupa’da “iyi yürekli kapitalizm” hülyası gören düzen içi solun kendi basiretsizliğinin yarattığı “alternatifsizlik”, sola, komünist harekete karşı siyasal güvensizlik yaratıyor. Yeni ırkçılık ve yabancı düşmanlığı dalgası işte bu genel “umutsuzluk tarlası“ üzerinde büyüyor.
ABD kaynaklı “Uygarlıklar savaşı“ konseptinin uzantısı ve Pentagon fonlamaların beslediği PEGİDA hareketi gibi akımların yanı sıra; İngiltere’de UKIK, Fransa’da Le Pen’in Front National’i, Avusturya’da BZÖ ve hatta FPÖ, İtalya’da Umberto Bossi’nin Lega Nord’u (Kuzay Ligi) ve Hollanda’da PvF Partij voor Vrijheid ve PVV, Polonya’da Lech Kaczynski’nin PiS (Adalet) partisi, Belçika’da Vlaams Belang (Flaman bloku), İsveç’te Sverigedemokraterna, Çek Cumhuriyeti’nde Usvit prime demokracie (Doğrudan Demokrasinin Şafağı), Rusya’da Paritija Rossii (Rusya’nın liberal demokratik partisi), Ukrayna’da SVOBODA, Norveç’te Fremskrittspartiet (İlerleme Partisi), Macaristan’da JOBBİK, Bulgaristan’da ATTAKA, Yunanistan’da Altın Şafak, İsviçre’de SVP (İsviçre Halk Partisi) gibi partiler ve elbette Almanya’da AfD’nin ortak karakterindeki partiler, mutsuz ve arayış içindeki tepkili milyonların aklını, tüm umutlarını ve geleceğini kolaylıkla çalabilmekte.
Avrupa’da sosyal ve sınıfsal mücadelenin üstünü örtmekte bir çirkin alet gibi kullanılan söz konusu “olgu“, mazlumların, her şeyini kaybetmişlerin zorunlu GÖÇ’üdür.
Göç’ün, emperyalist saldırganlığın yarattığı yıkımlardan biri olması yanı sıra, savaş kışkırtıcıları tarafından ayrıca bir Geo-Politik silah olarak kullanılmasına Avrupa toprakları üzerinde bir tarihsel tanıklık olarak rast gelmekteyiz.
Türkiye’de Saray’ın diktatörü Erdoğan, GÖÇ üzerinden yaptığı “başarılı“ ticaretin sonucu olarak hem para alıyor hem de zorbalık rejiminin devamı için ek siyasal-diplomatik kredi ediniyor.
İşte bu grift duruma yönelik yaptığımız siyasal tespit, SYKP Avrupa olarak başarı ile yürüttüğümüz #Erdoganyargilansin kampanyamızın haklı zeminini oluşturmaktadır. Bugün Avrupa’da #Erdoganyargilansin demek, ülkemizde Kürtlerin kanların döken zorbalığa dur demenin ötesinde bir anlam taşıyor.
Bu kampanya; ülkemizdeki zorbalığı teşhir etmenin yanı sıra ve ötesinde, Avrupa’da GÖÇ kilidi ile sıkışan sistemin adaletsizliğini, iki yüzlülüğünü, Avrupa halklarına gösterme potansiyelini ve dinamiğini de kendi içinde barındırıyor.
Geldiğimiz ülkenin gündemleri ile üzerinde yaşadığımız Avrupa topraklarındaki devrimci mücadelenin programının üst-üste geldiği kritik süreçlerden birini yaşıyoruz.
Ülkemizde, coğrafyamızda ama aynı zamanda Avrupa’da, aynı lanetli kapitalist dünya düzeninin ve uluslararası sömürü, hakimiyet çarkının, savaş kışkırtıcılığının halkların geleceğini tek bir potaya doğru ittiği bir süreçten geçiyoruz.
Bu bize, üzerinde yaşadığımız ülkenin emekçileri ile geldiğimiz ülkenin ve coğrafyamızın kaderini daha derinden, daha yakından birleştirme olanağı sunmakta. İşte bu nedenledir, tüm Avrupa’da Türkiyeli devrimcilerin 129 a/bcenderesine alınması ve hapsedilmesi.
Bu tablo bizlere, Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde harekete geçen tüm güçler ile Avrupa’nın savaş karşıtı tüm ilerici hareketlerini daha yakına getirerek birlikte mücadele etme olanağı ve görevi sunuyor.
SYKP’liler ve tüm sosyalistler yalnızca doğdukları ülkelerin sosyal kurtuluşçuları değil, aynı zamanda kararlı enternasyonalistlerdir. Bu güç ve tarihsel/siyasal kavrayışın bileşimi, bizlere, hem bu 1 Mayıs’ta ve hem de sonrasında yüzümüzü milliyetleri ne olursa-olsun Avrupa’nın tüm emekçilerine dönmemiz, kucaklaşmamız için gerekli bilinci vermektedir.
İşte bu tarihsel bilinç ve devrimcilik duyarlılıkla, Türkiyeli, Kürdistanlı ve dünyanın hangi coğrafyasından gelirse gelsin tüm halklardan ve yaşadığımız Avrupa ülkelerinden emekçileri 1 Mayıs’ta sokağa, mücadeleye çağırıyoruz. AB’nin ve kapitalizmin aşılması, sermayenin değil işçi sınıfının ve ezilenlerin Avrupasını kurmak için mücadelelerimizi birleştirme ve büyütmenin tam zamanıdır.
Yaşasın enternasyonalist mücadele birliği!
Yaşasın Marksizm-Leninizm!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP)
Avrupa Koordinasyonu