SYKP Merkez Yürütme Kurulu, aralarında bu partinin Kurucu Eş Genel Başkanlığı’nı yapmış olan Prof. Dr. Nejla Kurul’un da olduğu 330 akademisyenin ve 2585 öğretmenin, toplam 4464 kişinin son KHK ile memuriyetten ihraç edilmesini kınayarak, bunu “AKP/Saray iktidarının faşist bir rejime geçiş için attığı adımlardan biri” olarak niteledi.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklamasında şöyle dendi: “AKP/Saray zümresi, kendi kirli çıkarları için Üniversite kurumunu da boş dört duvardan ibaret hale getirdi. Bu son tasfiye operasyonuyla, öğretim üyelerinin büyük çoğunluğu ihraç edilen birçok fakülte ve bölüm öğretim yapamaz duruma düştü. Kaldı ki, düşünce çeşitliliğinin ortadan kaldırıldığı bir ortamda gerçek üniversiteden bahsetmek de olanaksızdır. AKP/Saray iktidarının büyük suçlarından biri de, düşünce üretimini felç ederek toplumun geleceğini karartmaktır.”
SYKP’nin açıklamasında, “Muhalif akademisyenler elbette insanlık için, işçi ve emekçiler için, ezilenler için bilimsel çalışmalarını üniversite duvarları dışında da sürdürecek ve faşizm tehlikesinin ortadan kaldırılması için kendi kulvarlarından ortak demokrasi cephesine katkıda bulunmaya devam edecektir” ifadeleri kullanıldı.
SYKP Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklamasının tamamı şöyle:
Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında dün gece yayımlanan 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile AKP/Saray iktidarı, 4 bin 464 kişiyi memuriyetten ihraç ederek kamu personeli arasında büyük bir tasfiye operasyonunu daha gerçekleştirdi. Tasfiye edilenlerin arasında en büyük grubu, 2585 kişiyle öğretmenler oluşturuyor. Üniversitelerden ise 330 akademisyen ihraç edildi.
Bu, AKP/Saray iktidarının faşist bir rejime geçiş için attığı adımlardan biridir. Siyasi iktidarın sözcüleri, büyük bir ikiyüzlülükle, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL ilan edilirken, “Olağanüstü tedbirler halka değil devlete yönelik olacak” demişti. Sözde “FETÖ”nün devlet içindeki kadroları ve yapılanması hedef alınacaktı sadece.
Bunun utanmazca bir yalan olduğu kısa sürede açığa çıktı. Darbe girişimini “Allah’ın lütfu” olarak niteleyen AKP/Saray iktidarı, bugün önceden haber aldıkları iyice açığa çıkan darbe girişimine yol verdikten ve yüzlerce insanın ölümüne neden olduktan sonra, bu toplumsal travmadan, iktidarları ve kasaları etrafında tahkimat yapmak için yararlanıyorlar.
AKP/Saray iktidarı, “FETÖ”nün tasfiyesi adı altında başlattığı operasyonlarla, başta sosyalistler ve yurtsever Kürtler olmak üzere tüm muhalif güçleri ezmeyi, toplumu sindirmeyi amaçlıyor.
Nitekim 686 sayılı KHK ile ihraç edilenler arasında yüzlerce sosyalist, demokrat, yurtsever öğretmen ve öğretim üyesi bulunuyor. Memuriyetten ihraç edilen 330 üniversite öğretim üyesinden 115’ini ise “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı barış bildirisini imzalayan akademisyenler oluşturdu. Böylece, barış bildirisine imza atan akademisyenlerin neredeyse tamamı üniversiteden çıkarılmış oldu. Son KHK ile görevinden alınan kamu emekçileri arasında SYKP üyesi akademisyen ve öğretmenler de bulunuyor.
İhraç edilenler arasında, Partimizin Kurucu Eş Başkanlığını yapan Prof. Dr. Nejla Kurul da var. Yoldaşımız, bir yandan sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız, özgür bir dünya için politik mücadelesini yürütürken, diğer yandan akademik çalışmalarını bilimsel hassasiyet ve titizlikle sürdürüyordu. Bu faşizmi inşa sürecinde yoldaşımız Kurul’un görevinden alınması bizler için elbette şaşırtıcı değil. Onların bilimden, özgürlükten, dayanışmadan, sosyalizmden nasıl korktuğunu ve yüzünü geleceğe çevirmiş akademisyenlere tahammül edemediklerini çok iyi biliyoruz.
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Aykut Çoban, Prof. Dr. Funda Başaran, Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse’nin aralarında bulunduğu 115 akademisyenin, daha önce ihraç edilen binlerce akademisyen, öğretmen, kamu emekçisinin hesabını emek, demokrasi ve sosyalizm güçleri olarak bir gün AKP/Saray muktedirlerinden mutlaka soracağız.
AKP/Saray zümresi, kendi kirli çıkarları için Üniversite kurumunu da boş dört duvardan ibaret hale getirdi. Bu son tasfiye operasyonuyla, öğretim üyelerinin büyük çoğunluğu ihraç edilen birçok fakülte ve bölüm öğretim yapamaz duruma düştü. Kaldı ki, düşünce çeşitliliğinin ortadan kaldırıldığı bir ortamda gerçek üniversiteden bahsetmek de olanaksızdır. AKP/Saray iktidarının büyük suçlarından biri de, düşünce üretimini felç ederek toplumun geleceğini karartmaktır.
Muhalif akademisyenler elbette insanlık için, işçi ve emekçiler için, ezilenler için bilimsel çalışmalarını üniversite duvarları dışında da sürdürecek ve faşizm tehlikesinin ortadan kaldırılması için kendi kulvarlarından ortak demokrasi cephesine katkıda bulunmaya devam edecektir.
Bu yönde başarmamız gereken ilk iş ise, tüm emek, demokrasi ve özgürlük güçleriyle birlikte Referandumda HAYIR de SULTANLIĞA diyerek “Tek adam diktatörlüğü” paketini Hayır’ın kazanmasıyla çöpe atmaktır.