Savaşa Sömürüye Karşı 1 Mayıs’ta Alanlara!

Bugün bir yanda sermayenin sonsuz kar hırsı diğer yanda AKP Hükümetinin denetimsiz üretim politikaları işyerlerini birer tabutluğa çeviriyor. Geçtiğimiz yıl 1800 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti ve sorumluların hiçbiri cezalandırılmadı.

Yüksek işsizlik ve düşük ücret basıncı ve her türlü iş güvenliği ve işçi sağlığını göz ardı eden taşeronlaşma, iş cinayetlerini artırır­ken, siyasal iktidar bu sistemin kalıcılaşması için yeni yasalar çıkartarak işçilerin çalışma koşullarını daha da ağırlaştırıyor.

Yeni düzenlemelerle çalışma yaşamı kölelikten beter bir düzene dönüşüyor. Özel istihdam büroları aracılığıyla “Kiralık İşçi”ler olarak çalıştırılacak emekçiler için kıdem tazminatı tümüyle karşılıksız bir vaat, emeklilik ise imkânsız bir düş haline geliyor. İş güvencesinden ve sağlık haklarından yoksun emekçiler, esnek üretim koşulların­da yoksulluğun en çetin haliyle yüzleşmek zorunda kalıyor.

AKP hükümetinin son seçimde mecbur kalarak sözünü verdiği asgari ücret zammı, gerçekte işçilerin daha önceden kazanılmış hakları olan Asgari Geçim İndirimi ve diğer sosyal haklarını gasp etti. Diğer taraftan, işverenler yüksek maliyet gerekçesiyle ciddi oranda işten çıkarmaya yöneldiler. Bu da işsizliği artırdığı gibi işi olan işçilerin daha fazla çalışmalarına ve daha fazla sömürülmelerine neden oldu.

Kayıt dışı çalışma vahşi boyutlara ulaştı. Stajyer kadrosunda yasal hilelerle veya doğrudan kayıtsız biçimde çalıştırılan çocuk işçilerin sayısı her gün artıyor. Ayrıca çocuklar giderek artan bir biçimde şiddete, cinsel istismara, tecavüze uğruyorlar. AKP iktidarı ise bu çocukları değil, suçluları korumaya devam ediyor.

Kadınlar, kah gündelik hayatın herhangi bir anında kah işyerlerinde tacizin, tecavü­zün normalleştirildiği, erkek cinayetlerinin hukuk tarafından adeta meşrulaştırıldığı bir sosyal ortamda yaşamak zorunda bırakılı­yorlar.

Doğal varlıklarını korumak için direnen Cerattepe halkı bir yanda, bölgede yürütü­len şiddetli savaş nedeniyle başta Sur olmak üzere harap olmuş Kürt kentlerinde inşaat projeleri diğer yanda; AKP iktidarı ve sermaye talan politikasında “istikrar”ı elden bırakmıyor.

Ucu-köşesi saraya ve iktidar politikalarına değen her söz, her aykırı ses ölüm, mahkû­miyet ve azami şiddetle karşı karşıya! Ne var ki toplum asla tümüyle sessizleştirilemiyor!

1 Mayıs alanında, Barış’a ses verdiği için işinden olan, tutuklanan akademisyenler, hakikatin peşinde koşmaktan vazgeçmedik­leri için bedel ödeyen gazeteciler ve ülkenin dört yanında başka bir dünyanın yaratılması uğruna emek veren tüm sosyalistler birlikte olacaklar.

Başkanlık hırsıyla baskının, savaşın yükseltilmesine karşı barış ve demokrasi talebimizi haykırmak için; halkların dayanış­ması uğrunda, tarumar edilen Kürt kentle­rinden Cerattepe’ye direniş köprüleri kurabilmek için, kölelik koşullarına reva görülen emekçilerin hakları için tüm baskılara rağmen meydanlarda seslerimiz yükselteceğiz:

“Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği”

“Yaşasın 1 Mayıs”

bildiri