“Önümüzdeki Seçimlerde Bu İktidarı Biz Kadınlar Göndereceğiz”

Kadın Meclisimiz 3-4 Aralık’ta Ankara’da yaptığı meclis toplantısının sonuç bildirgesini yayınladı.

Bildirgede derinleşen krizle birlikte kadınların hem kamusal alandan daha çok soyutlandığı hem de emeğinin daha görünmez ve güvencesiz hale getirildiği vurgulanırken, iktidarın seçime giden yolda baskı ve şiddetin dozunu arttırışıyla birlikte kadınların hayatlarının şiddet sarmalına mahkum edildiği vurgulandı. Bildirgede, “Bizler biat etmedik, etmeyeceğiz. AKP’nin kadın düşmanı politikalarını ters yüz etmeye devam edeceğiz.” ifadeleri kullanıldı.

Bildirgenin tamamı şöyle:

Küresel sermaye derinleşen krizi yönetmeye çalışırken sağcı, faşist, otoriter rejimleri iktidarlara taşıyor; ekonomik krizin en ağır bedelini yoksullara, emekçilere, kadınlara ödetiyor. Ortadoğu başta olmak üzere savaş ve çatışmalar hız kesmiyor. Rusya-Ukrayna savaşı çok kutuplu dünyada emperyalistlerin yeni güç dizilişlerindeki çatışmaların hangi boyutlara varabileceğini gösteriyor. Böylesi dönemlerde militarizm, ırkçılık, erkek egemenliği yaşamın her alanında daha da etkili oluyor.

Kadınlar savaş ve çatışma istemiyor

Suriye ve Irak’ta bir dönem yükseliş yaşayan selefi cihatçı çeteler kadınları adeta bir savaş ganimeti olarak gördü. Kaçırılan kadınlar “21. yüzyılda” internet sitelerinde satıldı, tacize, tecavüze uğradı. Göç yolunu tutmak zorunda kalan kadınlar, insan tacirlerinin elinden sağ kurtulsalar bile bedenleri, ruhları, hayatları paramparça olmuş bir şekilde; insanlık dışı koşullarda yurtlarından uzak yaşamak zorunda kaldı.

Savaş ve çatışma kararlarını alanlar, erkek egemen ulus devlet anlayışları ve bunların uydusu gibi çalışanlardır. Biz kadınlar bunun oldukça ağır olan bedelini ödemek istemiyoruz. Biz kadınlar, “Başta bölgemiz olmak üzere bütün dünyada savaş karşıtı hareketi büyütmeliyiz ve savaşa karşı barışı tesis etmeliyiz” diyoruz.

Kadın cinayetlerini durduracağız

SYKP Kadın Meclisi olarak toplantımızı gerçekleştirdiğimiz saatte Urfa’da Bahar Ezer, erkek kardeşi tarafından katledildi. Kadın cinayetleri dur durak bilmiyor. Türkiye’deki erkek yargı sisteminin cezasızlık politikası ve erkek-devlet anlayışı erkekleri cesaretlendiriyor.
Bir kadının daha hayattan koparılmasına tahammülümüz kalmadı. Kadın cinayetlerinde yaşamını yitiren tüm kadınlar onurumuzdur. Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Ve mutlaka kadın cinayetlerini durduracağız.

Açlık ve yoksulluğun bedelini kadınlar ödüyor

Ekonomik kriz dönemlerinde sermaye ilk önce kadınları gözden çıkarıyor. İşsizlik türleri arasındaki en yüksek kategoriyi ise genç kadınlar oluşturuyor.

Pandemi zamanında evde kalma zorunlulukları kadının ev içinde harcadığı emeği daha da arttırdı. Kadının görünmeyen emek sömürüsü bu süreçte katlandı. Hane içindeki erkek şiddeti de arttı. Kadınlar hem güvencesiz, geleceksiz, merdiven altı, sağlıksız işlerde çalıştırılıyor hem de kadınlara evde kaynayamayan tencerenin, aç kalan çocukların sorumluluğu yükleniyor.

Hem hane içinde hem kamusal alanda emeğimizin sömürülmesine, bizlere dayatılan yoksulluğa, işsizliğe, açlığa karşı mücadelemizi büyütüyoruz. Emeğimizi sömürerek kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çeken AKP iktidarına karşı sesimizi de sözümüzü de yükseltiyoruz.

AKP liderliğindeki otoriter rejimin kadın politikasını ters yüz edeceğiz

Kadınlar 5000 yıldır erkek egemen sistemin baskısı altında. Rejimler otoriterleştikçe kadın üzerindeki baskı ve şiddetin arttığı açık. Hitler “Mutfak, çocuk, kilise” üçlemesiyle kadınlar üzerinde tahakküm kurarak toplumu dizayn etmeye kalkıştı. AKP iktidarı da aynı aklı paylaşıyor.
İktidarın 2023 vizyonunda kadınların kürtaj hakkına, doğuracağı çocuk sayısına ve kadınların kazanımı olan bir çok şeye müdahale var. Diyanet İşleri Başkanlığı da kadınlarla ilgili yaptığı açıklamalarla, fettvalarla; kadınların kazanımlarını elinden almayı ve bunları kalıcılaştırmayı hedefliyor. Kadın bedeni üzerinden tahayyül ettikleri yeni toplumun kodları oluşturulmaya çalışılıyor.

İktidarın otoriterleşen uygulamalarına karşı biz kadınlar güçlü yanıtlar üretiyoruz. Alanları terk etmiyoruz. Kadınların erkekler tarafından katledilmesine, şiddet görmesine, emeğinin sömürülmesine, bütün kazanımlarının gasp edilmesine karşı ortak mücadeleyi büyütüyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin sadece tarafı olarak değil, en iyi şekilde uygulanmasını sağlamak için mücadele ediyoruz. Bizler biat etmedik, etmeyeceğiz. AKP’nin kadın düşmanı politikalarını ters yüz etmeye devam edeceğiz. 

LGBTİ+’lara karşı nefret suçu işleniyor

AKP-MHP iktidarının, faşizmi kurumsallaştırma hedefi doğrultusunda günden güne artırdığı baskı ve yasakların hedefinde LGBTİ+’lar var. “Ailelerimizle, ailemiz için buluşuyoruz” mitingleriyle kutsamaya çalıştıkları “ailenin” kadınlar ve LGBTİ+’lar için şiddet ve baskı demek olduğunu da biliyoruz. LGBTİ+’lara yaşam hakkı tanımayan, onları hedef gösteren, nefret suçlarını kışkırtan yaklaşımlara karşı mücadele edeceğiz. LGBTİ+’larla dayanışmamızı büyüterek sürdüreceğiz.

Jina’nın yaydığı direniş ruhunu selamlıyoruz 

Erkek-devlet şiddetine rağmen kadınlar biat etmiyor. Jina Mahsa Amini’yi katleden İran molla rejimine karşı kadınlar özgürlükleri için alanları doldurdu. Jina’nın katledilmesinden sonra İran başta olmak üzere hem bölgede hem de dünyada kadın hareketinin sesi sınırları aştı, “Jin Jiyan Azadi” (Kadın, Yaşam, Özgürlük) şiarıyla sembolleşti. 

İran’da katledilmeyi göze alarak alanları terk etmeyen kadınlar kazanıyor. İrşad Devriyeleri’nin (ahlak polisliği) kaldırılacağı, ayrıca İran Meclisi ve Devrim Yüksek Konseyi’nin başörtü zorunluluğunun kaldırılması için çalışma başlatacağı ifade edildi. Bu somut kazanımlar kadın mücadelesinin önünü açıyor. 

SYKP Kadın Meclisi olarak İran’daki kadın mücadelesini selamlıyor, kazanımların takipçisi olduğumuzu ifade ediyoruz. 

25 Kasım’da kadınlara şiddet

Seçimler yaklaşırken baskıları arttıran rejim kadın hareketinin biat etmeyen tutumunu kırmak için bu sene 25 Kasım yürüyüşlerine zalimce müdahale etti. Şiddet İstanbul’daki yürüyüşte bir kadın arkadaşımızın bacağını kıracak kadar arttırıldı. Bu müdahaleler İran molla rejiminin örtünmeyi bahane ederek uyguladığı kadın düşmanı yöntemleri anımsattı.

Bizler erkek-devlet ve otoriter rejimlilerin şiddetine karşı bugüne kadar nasıl mücadele ettiysek, İran’da kadınlar nasıl mücadele ediyorsa aynı kararlılık ve bilinçle mücadele etmeye devam edeceğiz. Şiddetsiz bir hayatı biz kadınlar kendi ellerimizle kuracağız.

AKP/MHP’nin seçimi kaos ve şiddetle kazanmasına izin vermeyeceğiz

Türkiye, seçim sath-ı mailine girmiştir. Taksim patlaması ve akabinde Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan sınır ötesi operasyonlar, 25 Kasım eylemlerinin çok yoğun bir şiddetle bastırmaya çalışmaları, TJA’lı Kürt kadınlara yapılan operasyon, AKP/MHP iktidarının seçime doğru mevcut şiddetin dozunu çok daha fazla yükselteceğini gösteriyor.

Biz kadınlar, iktidarın bizi mahkûm etmek istediği hayatı reddediyoruz. Kılık kıyafetimize müdahale etmesine, yaşam tarzlarımızı değiştirmeye çalışmasına, bizleri kamusal alandan uzaklaştırıp eve hapsetmesine, kazanımlarımızı gasp etmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Otoriter rejimi sınır ötesi operasyonlarla, şiddet sarmalıyla örtmesine müsaade etmeyeceğiz. Önümüzdeki seçimlerde bu iktidarı biz kadınlar göndereceğiz.

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Kadın Meclisi