Ölüm orucundaki Filistinli tutsak Kayed’le dayanışma

İsrail’de hapisteki Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) liderlerinden Bilal el-Kayed’in 66 gündür sürdürdüğü FHKC Genel Sekreteri Ahmed Saadet’in ve diğer Cephe üyelerinin de katıldığı ölüm orucuna destek vermek için Ankara’da basın toplantısı yapıldı.

Filistin’de 15 yıl aradan sonra özgürlüğüne kavuşacağı gün İsrail devleti tarafından yeniden “idari tutukluluk” kararıyla tutuklanan Bilal Kayed’in başlattığı ölüm orucu eylemi, 66’ıncı gününe girdi. Türkiye’den de Kayed ile FHKC Genel Sekreteri Ahmed Saadet ve diğer FHKC üyelerinin başlattığı direniş eylemine destek ve dayanışma açıklaması geldi.

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin (SYKP) Mülkiyeliler Birliği’nde düzenlediği basın toplantısına SYKP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü, Filistinli gazeteci Hasan Tahrawih, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nden Mahmut Konuk, SYKP Enternasyonal Bürosu adına Bereket Kar da katıldı.

Toplantıda ilk sözü alan Filistinli gazeteci Hasan Tahrawih, 20 yaşında cezaevine giren ve 15 yıl aradan sonra özgürlüğüne kavuştuğu gün yeniden tutuklanan Kayed’in yaşam öyküsünü anlatarak, Kayed ile dayanışmanın bütün dünyaya yayılmasının sağlanmasının en önemli görevleri olduğunu ifade etti. Tahrawih, konuşmasını Kayed’in ailesine gönderdiği mektubundaki “Şunu bilin ki; başaramayacaksınız, ben gücümü halkımdan alıyorum ve asla diz çökmeyeceğiz” sözleriyle tamamladı.

Tahrawih’in ardından konuşan SYKP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise SYKP olarak Kayed’in İsrail devletinin işgalci ve faşist yüzünü kamuoyuna teşhir eden haklı ve meşru mücadelesini desteklemeyi enternasyonalist bir görev olarak gördüklerini ifade etti. Hatimoğulları, AKP’nin de İsrail yönetimini aratmayan adımlar atmaya devam ettiğine işaret etti. Hatimoğulları, şöyle konuştu: “Bizler Türkiyeli enternasyonalist sosyalistler olarak on yıllardır Ortadoğu’da direniş tohumu eken Filistin halkının özgürlük mücadelesini selamlıyoruz. İntifada’da çocuklarını, İsrail zindanlarında bedenlerini ölüme yatıran tüm devrimci direnişçileri selamlıyoruz. Haklı ve meşru mücadelelerinin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Bilal yoldaşın yazdığı son mektupta seslendiği gibi sesleniyoruz: İki seçeneğimiz var: zafer ya da zafer!”

HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü de AKP’nin İsrail ile yeniden bir araya gelerek gerçekleştirdiği anlaşmalara tepki göstererek, Kayed ile dayanışma çağrısı yaptı.

SYKP adına yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

tulay_kayed

Bugün, işgal altındaki Filistin’in özgürlüğü için mücadele veren Filistin Halk Kurtuluş Cephesi liderlerinden Bilal El-Kayed ile dayanışmak için bir araya geldik.

Yoldaş El-Kayed 14 yıl 8 ay süren tutsaklığın ardından özgürlüğüne kavuşacağı 13 Haziran günü “idari tutuklama” kararıyla Askalan Cezaevi’nden Ramon Cezaevi’ne nakledildi.  İdari tutuklama kararı, Siyonist İsrail devletinin hiçbir duruşmaya ya da mahkemeye ve yasal sürece tabi tutmadan ‘gizli kanıtlar’ öne sürülerek Filistinlileri hapse atması anlamına geliyor. 34 yaşındaki Bilal El-Kayed,  gizli delillere dayanarak somut suçlama ya da yargılama olmaksızın hapse atılan yaklaşık 750 Filistinliden ve işgal cezaevlerinde bulunan toplam 7 bin Filistinliden sadece biri. İdari tutukluluk emirleri süresiz yenilenebilir; Filistinliler serbest kalacakları zamanı asla bilmeyerek idari tutukluluk altında yıllar geçirebilir.

İsrail hükümetinin Filistin halkına karşı yürüttüğü bu saldırgan politikaları kınıyor, sorumluların uluslararası hukuk çerçevesinde cezalandırılması için elimizden gelen tüm çabayı sarf edeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.

İdari tutuklama kararını kabul etmeyen Bilal El-Kayed uluslararası tüm hukuk kurallarını yok sayan bu uygulamayı protesto etmek ve İsrail yönetiminin insanlık dışı uygulamalarını teşhir etmek amacıyla tutulduğu cezaevinde ölüm orucuna başladı. El- Kayed 15 Haziran’da başlattığı ölüm orucunu 64 gündür sürdürüyor.

Bilal El-Kayed’e ilk destek FHKC Genel Sekreteri Ahmet Saadet’ten ve FHKC’li diğer tutsak yoldaşlarından geldi. Ahmet Saadet 10 yıl önce İsrail güçlerince kaçırılarak esir edilmişti. Filistin’de İsrail cezaevlerine yayılan açlık grevleri ve ölüm orucuna Fransa’da 29 yıldır cezaevinde olan Lübnanlı özgürlük savaşçısı George Abdullah’ta katılarak dayanışma gösterdi. Bilal El-Kayed’e ve tüm Filistinli tutsaklara özgürlük talebiyle başlatılan destek kampanyasına dünyanın çeşitli ülkelerinden 150 örgüt destek vermiş durumda.

Bilal El-Kayed’in İsrail devletinin işgalci, faşist ve terörist yüzünü dünya kamuoyuna teşhir eden bu haklı ve meşru mücadeleyi desteklemeyi SYKP olarak biz de enternasyonalist bir görev olarak addediyoruz. Buradan dayanışmacı duygularımızla mücadelelerini selamlıyoruz.

İsrail yönetimi aratmayan AKP-Saray iktidarı, Siyonizmle ittifakını derinleştirmek için adımlar atmaya devam ediyor. Bütün naralarını, “oneminute” şovlarını unutan AKP-Saray iktidarı, Mavi Marmara katliamının kanı kurumadan İsraille ticari ve siyasi ilişkilerini derinleştirme kararları aldı. Sömürü ve kana bulanmış 8 maddelik anlaşma parça parça hayata geçiriliyor.

AKP iktidarının Siyonist İsrail’le derinleştirdiği kar, çıkar ve zulüm ittifakını kabul etmiyor, bu anlaşmaları kirli, kanlı ve gayri meşru olarak gördüğümüzü bir kez daha dile getiriyoruz. Çünkü bu anlaşmalar İsrail’in daha çok Filistin toprağını işgal etmesine, daha çok Filistinli çocuk öldürmesine, Ortadoğu halklarını daha çok taciz etmesine hizmet etmektedir. Aynı şekilde, Türkiye için de daha çok OHAL, gözaltı, tutuklama, öldürme, Kürt halkı başta olmak üzere bütün farklılıkları karşısına alma, ezme, yok sayma anlamına gelmektedir.

Bizler Türkiyeli enternasyonalist sosyalistler olarak, on yıllardır Ortadoğu’da direniş tohumu eken Filistin halkının özgürlük mücadelesini selamlıyoruz. İntifada’nın çocuklarını selamlıyoruz. İsrail zindanlarında bedenlerini ölüme yatıran Bilal El-Kayed, Ahmet Saadet ve diğer tüm devrimci direnişçileri partimiz adına selamlıyoruz. Haklı ve meşru mücadelelerinin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Ve Bilal yoldaşa annesine yazdığı son mektupta seslendiği gibi sesleniyoruz: “İki seçeneğimiz var Bilal yoldaş: zafer ya da zafer. O nedenle yakında görüşmek üzere.”