Kaypakkaya’yı anmak suç değildir! Bülent Uyguner ve Harun Turgan’ı serbest bırakın!

İbrahim Kaypakkaya’yı ve Mayıs ayı şehitlerini anmak için 21 Mayıs günü Kadıköy Bahariye’de yapılan basın açıklamasına saldıran polisin 8 kişiyi gözaltına alması ve 4 gün sonra biri aynı zamanda HDP İstanbul İl YK üyesi olan iki SYKP’linin tutuklanması HDP, HDK, Partizan, DHF ve SYKP tarafından İstanbul İHD’de düzenlenen basın toplantısıyla kınandı.

HDK, DHF ve Partizan’ın çağrısıyla 21 Mayıs günü Kadıköy Bahariye’de yapılan İbrahim Kaypakkaya ve Mayıs ayı şehitleri anmasına polis saldırmış ve aralarında HDP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Bülent Uyguner’in de olduğu, 6’sı DHF, 2’si SYKP üyesi 8 devrimci gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan Bülent Uyguner ve diğer SYKP üyesi Harun Turgan ise 4 gün gözaltında tutulduktan sonra çıkarıldıkları mahkeme tarafından dün akşam saatlerinde “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklandı.

Polis saldırısını, gözaltıları ve tutuklamaları protesto ve tutuklanan devrimcilerle dayanışma için Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul İl Meclisi, Partizan, Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) İstanbul Şubesi ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) İstanbul İl Örgütü bugün İstanbul İnsan Hakları Derneği’nde ortak bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına Devrimci Parti, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) de katıldı.

Ortak basın açıklamasını okuyan Roza Kahya, “Faşizmin aramızdan koparıp aldığı devrimci yoldaşlarımız, mücadele kararlılığımız ve ilham kaynağımızdır. Birleşik ve ortak mücadele hazinemizdir. Onların direnişlerinin izlerine basarak özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesini ileriye taşımak olanaklıdır. İboların, Hakilerin, Dörtlerin direnişçi çizgisi bugün Ortadoğu halklarının mücadelelerinde bayrak olarak dalgalanmaktadır” dedi.

Açıklamada Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanması da kınanırken, “Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Dün ve daha önce tutukladığınız yoldaşlarımızı, gözaltına aldığınız yoldaşlarımızı serbest bırakın. OHAL’i kaldırın, KHK’larla işten attığınız emekçileri işlerine iade edin” talebi diye getirildi.

Açıklama metninin okunmasının ardından söz verilen Avukat Hasan Kul, “Ortada hiçbir suç yok. Tamamen hukuksuz bir gözaltı ve tutuklama işlemidir. Ayrıca gözaltına alınırken ve gözaltı sırasında polis tarafından işkence yapılmıştır. Gözaltındaki kadın yoldaşlar taciz edilmiş ve cinsiyetçi küfürlere maruz bırakılmıştır” dedi. İbrahim Kaypakkaya anmaları için daha önce mahkemelerce verilmiş “Suç değildir, insani bir anmadır” şeklinde kararlar olduğunu belirten Kul, tutuklamaya gerekçe gösterilen pankartta da en ufak bir suç unsuru bulunmadığını söyledi. Kul, son olarak şunları ifade etti: “Bu saldırılar ne ilktir ne de son. Sokaklardan çekilmemizi ve diz çökmemizi istiyorlar. “Evinde otur, itaat et, rahat et!” diyorlar bize…. Biz bunu kabul etmeyeceğiz, sineye çekmeyeceğiz. Bunun için tüm devrimci ve demokratik güçler olarak dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor.”

Basın toplantısında yer alan HDP milletvekili Erdal Ataş, “Biz daha alana gelmeden 6 kişiyi gözaltına almışlardı. Önce basın açıklamamızı yapmamıza ses çıkarmayacakları izlenimi aldık. Ancak daha sonra kendilerine gelen talimatla, basın açıklaması başlamadan ‘Basın açıklaması bitmiştir, sizin niyetiniz başka’ diyerek saldırıya geçtiler. Hiç diyalog kurmaya çalışmadılar. Oldukça eril bir dille, saygısızca sözler ettiler… Aslında 8 kişiyi birden tutuklayacaklardı ama 6 kişi daha basın açıklaması başlamadan gözaltına alındığı için bir bahane bulamadılar” dedi. Kolluk kuvvetlerinin son haftalarda yapılan bütün basın açıklamalarına saldırdığını söyleyen Ataş, bu tür demokratik eylemlere katılanların gözaltına alınıp günlerce tutmanın ve tutuklamanın bir sindirme politikası olduğunu ifade etti. Ataş, “Bütün demokratik güçlerle birlikte direnmeye devam edeceğiz. İktidar, tekçi, ayrımcı politikalarını sürdürüyor. Ama insanlar gözaltılara, tutuklamalara, işten atmalara rağmen susmuyorlar. Asla geri adım atmamaya, ortak mücadeleyi yükseltmeye çağırıyorum” dedi.

SYKP Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya ise şunları söyledi: “Egemenler tarihte iz bırakan insanlar ve toplumsal hareketlerden çok korkarlar. Baskı, katliam, hapsetme, işkence vb yollarla onların anılmasını, izlerinden gidilmesini önlemeye çalışırlar. Gezi Direnişinden de korkmaya devam ediyorlar. 6-8 Ekim eylemlerinden, 16 Nisan’ın sonuçlarından korkuyorlar. İradesini ortaya koyan ve yılmayan kitlelerden korkuyorlar.

“İşlerini isteyenlere saldırmaları bundandır. Mayıs ayında yitirdiğimiz devrimcilerin anmalarına saldırmaları da bundandır. Onların bize bıraktığı mirası sürdürmekten asla geri durmayacağız. Gidin evinizde oturun, mücadele etmeyin diyorlar bize. Ama ortak mücadelemiz devam ediyor ve edecek. Önemli olan dayanışma ve birlikteliğin sağlanmasıdır.”

Basın toplantısında DHF adına, gözaltına alınıp serbest bırakılan Mahir Gürz ve Özlem Halisdemir birer konuşma yaptı.

Mahir Gürz, “İşkenceye uğradık. Vücudumda işkencenin izleri hala duruyor. Biz 5.30’da, daha eylem başlamadan hakaretler, küfürlerle, darp edilerek çevik kuvvet otobüsüne sürüklendik. Otobüste de saldırılar devam etti. Egemenler tarihsel kişiliklere, tarihsel değerlere saldırarak bizi, kitleleri engellemeye çalışıyorlar. Bu yıl Kaypakkaya anmalarına dönük özel bir saldırı politikası yürütüldü. İçişleri Bakanlığı Çorum’daki görevlilere ‘31 Mayıs’a kadar Kaypakkaya’nın mezarına hiçbir ziyarete izin verilmeyecek’ şeklinde talimat verdi. Ne ailesi, ne yoldaşları… Ama bizleri engelleyemezler, Kaypakkaya’yı anmamızı önleyemezler” şeklinde konuştu.

Gürz, “Gözaltında Harun ve Bülent yoldaşların sıcaklıklarını hissettik, ideolojik sohbetler yaptık, birlikte türküler söyledik… Yüreklerinin sıcaklığını, dostluk sıcaklığını hissettik… Harun ve Bülent yoldaşlarla bütün alanlarda dayanışmamızı yükselteceğiz” dedi.

DHF’den Özlem Halisdemir de, “4 gün boyunca cinsiyetçi küfürlere ve işkenceye maruz kaldık. Sürekli bağırıyor, psikolojik işkence yapıyorlardı” diyerek gözaltı sürecini anlattı.

Partizan adına konuşan Fatih Hatayoğlu, “OHAL’le kitlelerin üzerine atılan ölü toprağı referandumla birlikte kalkıyor… Referandum sonrası kitlelerin hareketlenmesi egemenleri korkuttu. Nuriye ve Semih’le dayanışma eylemlerine saldırmaları, tutuklanmaları bunun göstergesidir. Bizim basın açıklamamızdan birkaç saat önce Hayır Meclisi’nin basın açıklamasına saldırmışlardı. Ama bizlerin İbrahim Kaypakkaya’yı anmamızı, onun izinden gitmemizi, demokratik haklarımıza sahip çıkmamızı engelleyemeyecekler” şeklinde konuştu.

HDP İl Eşbaşkanı Yardımcısı Macide Şimşek de şunları söyledi: “Polisler ’İbrahim Kaypakkaya teröristtir asla anma yapılmasına izin vermeyeceğiz’ diyerek daha pankartı açmadan saldırıya geçtiler. ‘Kadıköy önemlidir. Hiçbir şekilde burada basın açıklaması yapamazsınız’ diyorlar. Önce Taksim’di, Beşiktaş’tı… demek tüm meydanları, sokakları terk etmemizi istiyorlar. Asla terk etmeyeceğiz.”

HDK İl Eş Sözcüsü Rojda Yıldız ise, “Kaypakkaya’nın Dersim dağlarında çeliğe verdiği su yerini bulmuştur. Kemal (Gün) Amca’nın Seyit Rıza’nın yanında sürdürdüğü mücadelesi ve başarısı bunun göstergesidir. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.

Basın toplantısında Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) İstanbul Şubesi, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul Meclisi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü, Partizan, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) İstanbul İl Örgütü imzalarıyla yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

21 Mayıs Pazar günü Kadıköy’de Halkların Demokratik Kongresi, Demokratik Haklar Federasyonu ve Partizan’ın ortak çağrısıyla yapılan İbrahim Kaypakkaya ve Mayıs ayı şehitlerini anmak için yapılan eyleme polis saldırmış 8 devrimciyi gözaltına almıştı. Gözaltına alınan devrimcilerden Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) üyesi olan Harun Turgan ve Bülent Uyguner dün çıkarıldıkları mahkeme tarafından keyfi bir şekilde, hukuksuzca tutuklandılar.

Tutuklanan yoldaşımız Harun Turgan aynı zamanda Halkların Demokratik Kongresi (HDK) çalışanıydı. Bülent Uyguner ise aynı zamanda Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Yönetimi üyesiydi. Harun ve Bülent Yoldaşlar,  Kadıköy ve Ümraniye Hayır Meclislerinde de aktif görev almış yoldaşlarımızdı.

Harun Turgan ve Bülent Uyguner yoldaşlarımızın tutuklanması vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: 18 Mayıs şehitleri mücadelemizin esin kaynağı olmaya devam etmektedir.

1971 devrimci hareketinin önderlerinden, ser verip sır vermeyen İbrahim Kaypakkaya 18 Mayıs 1973’te, Amed zindanlarında işkencede katledildi. Kürt Özgürlük Hareketinin önderlerinden yurtsever devrimci Haki Karer ise 18 Mayıs 1977’de ölümsüzleşti. 12 Eylül faşizminin karanlığına, zulme ve işkenceye karşı 17 Mayıs 1982’de Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Aynık ve Mahmut Zengin, özgürlüğün kapısını açmak için Amed zindanında bedenlerini ateşe verdiler. 18 Mayıs, ezilen halkların ve işçi sınıfının verdiği haklı mücadele açısından önemli bir eşiktir. Bir kez daha vurgulamak istiyoruz: Mayıs şehitlerinin direnci mücadelemize ışık tutmaktadır.

Faşizmin aramızdan koparıp aldığı devrimci yoldaşlarımız, mücadele kararlılığımız ve ilham kaynağımızdır. Birleşik ve ortak mücadele hazinemizdir. Onların direnişlerinin izlerine basarak özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesini ileriye taşımak olanaklıdır. İboların, Hakilerin, Dörtlerin direnişçi çizgisi bugün Ortadoğu halklarının mücadelelerinde bayrak olarak dalgalanmaktadır.

Bizler, onların cesaretini, kararlılığını, mücadele azmini, halklarımızın eşitlik ve özgürlüğüne bağlılığını örnek almaya, onların direnişçi çizgilerine layık olmaya çalışıyoruz. Ortak geleceğimizin, halklarımızın eşit ve özgür yaşamının bu mücadelenin büyütülmesine ve zafere ulaştırılmasına bağlı olduğunu biliyoruz. Özgürlük, demokrasi, adalet, halkların eşitliği ve kardeşliği için kendilerini halkların kurtuluş davasına adayan devrimcilerin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

AKP faşizminin devrimcilere bu denli saldırmasının sebebi, ‘Geleneğimiz geleceğimizdir’ diyen yoldaşlarımızın, bu devrimci, kararlı ve militan hattı savunmasıdır. OHAL KHK’larıyla işten atılan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmasının; Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmasına tepki gösteren halkımıza saldırılmasının sebebi de bu devrimci mirasın sahiplenilmesidir.

Nuriye Gülmen’in İrlandalı devrimci Boby Sands’den alıntıladığı ‘‘Dünyadaki bütün cephaneleri de yığsanız, ezilmeyi reddetmiş bir insanın karşısına koyacak bir şey bulamazsınız’’ cümlesini AKP’ye bir kez daha hatırlatıyoruz. Gözaltılarınız, tutuklamalarınız ne Harun Turgan’ı ne Bülent Uyguner’i ne Nuriye Gülmen’i ne de Semih Özakça’yı yolundan edebilir. Ancak devrimci öfkelerini, dirençlerini biler.

Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Dün ve daha önce tutukladığınız yoldaşlarımızı, gözaltına aldığınız yoldaşlarımızı serbest bırakın. OHAL’i kaldırın, KHK’larla işten attığınız emekçileri işlerine iade edin.

Yaşasın devrimci mücadelemiz!

Yaşasın hakların, işçi sınıfının özgürlük ve eşitlik mücadelesi!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber, ya hiçbirimiz!