Bir tarafta bir eli balda bir eli yağda, tuzu kuru patronlar; diğer tarafta açlık ve yoksulluk sınırlarında sefalet içerisinde yaşamaya çalışan işçiler.
Dünyanın en uzun çalışma süreleri, kayıt dışı çalıştırma, ucuz kadın emeği, ucuz göçmen emeği, çocuk işçiliği, gittikçe artan işsizlik ve yok pahasına çalıştırılanların işsizlik tehdidiyle korkutulması, kriz gerekçe gösterilerek işten atılan işçiler, ilkel koşullarda her türlü sağlık ve güvenlik koşullarından yoksun çalıştırılarak iş cinayetlerinde her yıl yaşamını kaybeden binlerce işçi.
OHAL ile işlerinden hukuksuzca atılan işçiler ve emekçiler, geçinemeyen ve mezarda emeklilik reva görülen milyonlarca emekli, işsizlik fonundan sermayeye peşkeş çekilen milyarlar ve adeta ilkel çağlarda kölelere açlıktan ölmeyecekleri kadar ihtiyaçlarını giderebilecek miktarla eşdeğer belirlenen Asgari Ücret tutarları.
Elbette tüm bunlara eklenecek onlarca mağduriyeti, onlarca talebi var Türkiye işçi sınıfının; sermayenin ise keyfi yerinde, kârına kâr, refahına refah katmakta ve neredeyse tüm taleplerini kabul eden AKP hükümeti sayesinde fütursuzca büyüdükçe büyüyor.
İşte tüm bunlar için, emeğimiz, ekmeğimiz, geleceğimiz için; gözünü daha fazla kâr hırsıyla bürüyen sermaye sınıfının bir dediğini iki etmeyen AKP hükümetine karşı söyleyecek sözümüz var: Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantıları 5 hükümet, 5 işveren ve 5 işçi temsilcisi ile sonucu önceden belli olan, işveren ve hükümet temsilcilerinin ittifakı ile işçi sınıfının mağlup çıkarılacağı bir orta oyunudur, kandırmacadır!
Konfederasyonlardan TÜRK-İŞ’in Kasım ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre ekonomik ve sosyal koşullarda sadece tek bir çalışan için hesaplanan yaşama maliyeti 2.385 lira, DİSK’in Aralık ayı araştırmasına göre ise bir işçinin yaşayabileceği ücret 2.800 liradır.
Tablo ortadadır; hükümet ve işveren ittifakı, yıllarca adaletsizce belirlediği asgari ücretle 20 milyona yakın işçi ve ailelerini insanca yaşamaya hasret bir biçimde açlık ve yoksulluk sınırlarında yaşatmaya devam ettirmek istemektedir.
Kriz koşullarında ise asgari ücretin artan enflasyonla birlikte peş peşe gelen zamlarla daha da eridiği göz önüne alındığında hükümetin, işçilere, emekçilere reva görülen muamele en basit deyimle vicdansızlıktır!
Bu sömürü ve talan düzeni elbette böyle sürmeyecektir, işçi sınıfı tüm bu güçlükleri, gittikçe örgütlenerek ve yüzyıllardır canı ve kanı pahasına var ettiği tarihsel birikimiyle aşacaktır. SYKP, insan onuruna yaraşır, yaşanacak bir asgari ücret için tüm işçileri aşağıdaki talepler doğrultusunda mücadeleye çağırmaktadır!
• Asgari Ücret geçim ücreti olmalıdır!
• Asgari Ücret tespitinde geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınmalıdır!
• Asgari Ücret yıllık hesaplanmalı, tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır!
• Asgari Ücret hesabında uluslararası standartlara uyulmalı ve işçinin ailesi de dikkate alınmalıdır!
• Sadaka değil, insanca yaşayacak Asgari Ücret istiyoruz!
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi
Merkez Yürütme Kurulu – 16.12.2018