Muş Alparslan Üniversitesi’nde araştırma görevlisi, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü’nde Ortadoğu Sosyolojisi ve Antropolojisi alanında doktora ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir bölümünde yüksek lisans yapan Abdulkadir Şen, Twitter hesabından Türkiye’deki Alevilere dönük tehditlerde bulundu.
Halep’in Suriye ordusu tarafından geri alınmasının ardından Türkiye’de yaşayan Alevilere dönük tehditlerde bulunan Şen, tepkilerin ardından kapattığı Twitter hesabından şu paylaşımlarda bulundu:
“Cemevi, Ali, insana saygı, Madımak, hoşgörü diyen ne kadar namussuz mezhepçi varsa Halep’te katillerle beraber. Lanetliler topluluğu…”, “Ey Halep’te çocukları, kadınları, sivilleri korkakça bombalayan rejimi savunan mezhepçiler: Sizi bu coğrafyada yeni Malazgirtler bekliyor”, “Bu coğrafyanın her köşesinde bir Malazgirt yaşanacak. Şah İsmail’in bağnaz mezhepçi piçleri hesap verecek. Şah’laştınız Yavuzlaşacağız”, “Suriye direnişi başarısız olursa savaş Anadolu’da Şah İsmail’in mezhepçi vahşileriyle yaşanacak. Herkes hesabını buna göre yapsın”, “Herkes Rus konsolosluğuna gitsin, Ben de oradayım. Mecusi İran’ı ise asla unutmayın. Bu katliam Caferi/Şii haçlı ortaklığı ile yapıldı.”
Bir akademisyen, bir insan bu kadar nefret söylemini nasıl ve niye sıralar? Bu sözler nelerin habercisidir? Şen kimin ve neyin sözcülüğünü yapıyor? Tarih boyunca katledilmiş Alevilerin bu soruları sorma hakkı vardır. Çünkü ortada bir katliam çağrısı vardır.
Halep’te kaybeden cihatçılar ağırlıklı olarak Türkiye’nin sınır komşusu olan İdlip’e geldikleri yönünde bilgiler var. Buradan Türkiye’ye kolaylıkla girebilir durumdalar ki zaten sınırlar onlar için ardına kadar açık. Suriye savaşı başladığından beri cihatçılar çeşitli şekillerde ve zamanlarda Türkiye’de yaşayan Alevileri tehdit etti/ediyor. IŞİD’in; “Levant bölgesinde İslam Devleti kuracağız. Hatay-Antakya hattı da buna dahildir. Nusayriler hedefimizdir. Bölgeyi onlardan tezmizleyeceğiz” şeklinde tehditleri akıllardadır. Bu cesareti Türkiye hükümeti ile kurdukları dayanışmacı ilişkiden aldıkları ortadadır. Hüsnü Mahalli’nin de dahil olduğu 200 gazeteci ise Halep’te yaşananları ve daha nice gerçeği halka eriştirme çabaları nedeniyle baskı, gözaltı ve tutuklamalarla yüzleşmektedir.
Türkiye’yi Başkanlık veya partili Cumhurbaşkanlığına taşımak isteyen AKP/Saray15 Temmuz’u bir “lütuf” olarak gördüğü gibi Beşiktaş katliamını da bir “lütuf” olarak görüyor. Milletvekillerini, belediye başkanlarını/meclis üyelerini, gazetecileri, yazarları, akademisyenleri, demokratları, devrimcileri kısacası muhalif tüm kesimleri susturmaya çalışıyorlar. En son HDP’ye dönük yürütülen operasyonda 500’ün üzerinde insan gözaltına alındı. Bir bütün olarak devam eden operasyonlar sürecinde tarih boyunca muhalif olan Alevilere dönük de kimi karanlık planların olasılıkları görülüyor.
Yavuzun kılıçtan geçirdiği Aleviler Yavuzlaşmadı. Sivas, Maraş, Gazi katliamlarıyla Aleviler Aleviliklerinden dönmedi. Çünkü “dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diyen Pir Sultanlar, derisi yüzülen Hallacı Mansurlar, idam edilen Baba İshaklar gerçek bir direniş tarihidir. Bedellerle dolu bu tarihi zenginliği hiçbir karanlık plan yok edemeyecektir.
İç ve dış siyasette savaş politikasından, şiddetten, sömürüden beslenen iktidara karşı her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz; başkanlığa giden her yolu mubah görenlere karşı yaşam hakkı başta olmak üzere, tüm özgürlükleri savunmaya; Alevilerin inanç özgürlüğünü ve demokratik taleplerinin yanında olmaya devam edeceğiz. Mutlaka kazanacağız…
15.12.2016
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) adına
Eşgenel Başkan Tülay Hatimoğulları