“Gazi Katliamı’nı Unutmadık, Hesabını Soracağız!”

Merkez Yürütme Kurulumuz, 27 yıl önce 12 Mart 1995’de İstanbul Gazi Mahallesi’nde 3 gün süren ve 22 kişinin hayatını kaybettiği katliama dair yazılı açıklamada bulundu.

Katliamın devletin resmi ve gayriresmi güçlerince planlanarak gerçekleştirildiğinin altı çizilen açıklamada, 2 polis için yapılan yargılamanın göstermelik olduğu belirtilerek cezasızlık politikası güdüldüğü ifade edildi. Açıklamada katliamın amacının, ‘Alevi halkı terörize ederek sindirmek ve halkın etkin desteğini keserek devrimcileri ezmek’ olduğuna dikkat çekildi.

“Gazi katliamının sorumlularını açığa çıkarmak ve hesap sormak sosyalist ve demokratik güçlerin boynunun borcudur.” ifadeleri kullanılan açıklamanın tamamı şöyle:

“İstanbul’da 12 Mart 1995 günü, Gazi Mahallesi’nde dört kahvehane ve bir pastane kimliği belirsiz kişilerce bir taksiden otomatik silahlarla açılan ateşle tarandı. Bu saldırıda bir Alevi Dedesi yaşamını yitirdi. Saldırı sonrasında Gazi Mahallesi ve Ümraniye’de protesto için sokağa çıkan insanlara polisin ateş açması sonrasında çıkan çatışma ve 12 Mart’tan 15 Mart’a kadar süren halk direnişi sırasında 22 kişi hayatını kaybederken resmi kayıtlara göre 300 kişi de yaralandı. 

İlk saldırıda kullanılan ticari taksi mahallenin yakınlarında yakılmış ve şoförü öldürülmüş olarak bulundu. Saldırıyı gerçekleştirenler hakkında bugüne kadar resmi olarak hiçbir bilgi edinilemedi. 

Çoğunlukla Alevi yurttaşların yaşadığı ve devrimcilerin güçlü olduğu Gazi Mahallesi’nin hedef alınması tesadüf değildi. Devletin resmi yöneticileri ve derin devlet güçleri Gazi Mahallesi’nde halktan büyük destek gören devrimcilerin hakimiyetinden ciddi biçimde rahatsızdı. 12 Mart günü yapılan silahlı saldırının amacı, Alevi halkı terörize ederek sindirmek ve halkın etkin desteğini keserek devrimcileri ezmekti.

Bu saldırı ve ardından gelen katliamın devletin resmi ve gayriresmi güçlerince planlanarak gerçekleştirildiği açıktır. İlk saldırının yapılış tarzı, ardından başlayan protesto eylemlerine karşı kolluk kuvvetlerinin büyük bir şiddetle saldırması, Gazi ve Ümraniye’de katledilen 22 kişi için sadece 2 polise göstermelik cezalar verilmesi, yani cezasızlık politikası güdülmesi, ilk saldırının faillerinin bulunmaması bu devlet elini ortaya koymaktadır. Nitekim daha sonra dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hanifi Avcı; ilk saldırıyı gerçekleştirenlerin ‘Mahmut Yıldırım’ın da (Yeşil) içinde olduğu bir kontrgerilla ekibi olduğunu, sonraki günlerde yaşanan saldırılarla ilgili olarak da özel harekatçılardan oluşan bir karargah kurulduğunu ve saldırıların bunlar tarafından organize edildiğini açıkladı.

1990’lı yıllar, Kürt ulusal hareketinin büyük bir güç kazanması ve kitleselleşmesi karşısında devletin, en üst makamlarca verilen kararla kendi hukukunu bir yana bırakıp “gayrinizami” bir düzene geçtiği ve çeteleştiği, binlerce Kürt yurtseveri ve sosyalisti faili meçhul cinayetlerle öldürdüğü bir dönemdi. Gazi Katliamı da böyle bir ortamda gerçekleştirildi.

Ancak katliamlarla Gazi Mahallesi’nin halkını sindirme planları ters tepti. Korkutulmak istenen halk, korku duvarını yıkarak sokaklara döküldü, barikatlar kuruldu. İstanbul’un her yerinden insanlar Gazi’deki direnişe katıldı. Direniş, başta Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi olmak üzere İstanbul’un diğer mahallerine yayıldı. Bu güçlü direniş karşısında resmi makamlar geri adım atmak, gözaltındakileri serbest bırakmak, yaşamını yitirenlerin cenazelerini teslim etmek ve geri çekilmek zorunda kaldı. 

Gazi katliamı, Osmanlı’dan bu yana egemen sınıfların Sünni mezhepli devletinin Alevilere yönelik katliamlar tarihinin kara sayfalarında yerini aldı. Aleviler bugün de ağır baskılar ve asimilasyon uygulamalarıyla sindirilmeye ve eritilmeye çalışılıyor. Bugün de Alevilerin evlerine çarpı işaretleri konuyor, Alevi yurttaşlar AKP iktidarının koruması altındaki cihatçı çeteler tarafından tehdit ediliyor, devletin resmi görevlileri Alevi kimliğini ifade eden kamu emekçilerini fişliyor, devlet kurumlarında ve toplumsal yaşamda Aleviler ayrımcılığa uğruyor, Cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi ısrarla reddediliyor vb.

SYKP olarak Alevilere yönelik resmi ve gayriresmi, açık ve gizli tüm baskı, şiddet, sindirme, asimilasyon politikalarını şiddetle kınıyor ve Alevi halkımızın yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.

Gazi katliamının sorumlularını açığa çıkarmak ve hesap sormak sosyalist ve demokratik güçlerin boynunun borcudur. Gazi katliamını unutmayacağız ve hesabını soracağız!

Gazi Mahallesi, Ümraniye ve diğer semtlerde bu organize katliama karşı canları pahasına mahallelerini ve onurlarını savunan ve saldırıyı püskürten halkımıza selam olsun! Bu direniş sırasında ölen canlarımız onurumuzdur!

SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ PARTİSİ (SYKP)

MERKEZ YÜRÜTME KURULU