Eş Genel Başkanlarımız Canan Yüce ve Cavit Uğur, Ege ve Akdeniz kıyılarında günlerce süren yangınlar ve Karadeniz’de hala süren sel felaketleriyle ilgili açıklamada bulundu.
Açıklamada önlem alınmayan iklim krizinin yanında siyasal bir krizin de yaşandığı belirtilirken, sel ve yangınlardan birinci dereceden sorumlu olanın iktidar olduğuna işaret edilerek yaşananların “doğal felaket” sayılamayacağının altı çizildi. Açıklamada, “Ne yanıp kavrulan ne de sele kapılan insanlar ve hayvanlar onların umurunda” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Felaketlerin Sorumlusu Siyasal İktidardır!
Ülkenin bir yanı yangınlarla boğuşurken diğer yanı sellerle teslim alınmış durumda. İklim krizi ve bu krize eşlik eden siyasal iktidarların rant politikaları doğrudan yaşamımızı ve ekosistemi tehdit ediyor.
Yangınlar ve seller daha devam ederken birinci derecede bu felaketlerden sorumlu olan Bakanların açıklamaları, halkı değil sermayenin çıkarlarını koruma çabasında olduklarının açık ve net kanıtlarına dönüşmüştür. Siyasi iktidarın temsilcileri, yanan alanlarda sermayeye yeni rant alanları açılacağını beyan ederken sellerle mücadelede de asıl mağdurun HES’ler olduğunu ifade etmekten çekinmemişlerdir. Yaşanan felaketlerle mücadelede önceliklerinin sermayeyi korumak olduğu görülmektedir.
Yaşanan felaketler, basitçe “doğal felaket” olarak tanımlanamaz. Küresel ölçekte iklim krizine karşı alınacak önlemleri, kendi birikim rejiminin önünde engel olarak gören sermaye, gezegenimizi kundaklamaya devam ediyor. Orman yangınlarına karşı mücadele kapasitesinin özelleştirme yoluyla yok edilmesi, ormanlık alanların ranta açılması, yangının kendisinin bile yeni rant olanağına dönüştürülmesi işlenen suçların kasıtlı olduğunu kanıtlarıdır. İmara açılan dere yatakları, HES’ler, deniz dolguları, iklim krizi ile birlikte sel olup sermayenin tercihlerinin bedelini bütün yurttaşlara ödetiyor.
Ekosistem ve can kayıplarının bilançosunun giderek arttığı bu felaketlere siyasal bir kriz de eşlik etmektedir. İlk andan itibaren kamunun olanaklarının tasfiye edilmiş olması, karar mekanizmalarının tek kişide toplanmış olması, iktidar bloku içindeki rekabet ve çekişmeler, kişisel basiretsizlikten öte yapısal bir yönetememe durumuna da yol açmaktadır. Kriz yönetiminden anlaşılan ise muhalefeti ve dayanışma çalışması yürütenleri suçlamaktan ibaret. Felaketten de kendi otoriter rejimlerine gerekçe yaratma çabasındalar. Fakat olağanüstü durumları bahane ederek toplumdan olağanüstü yetki devri talep edebilmek için göstermelik bile olsa ortak iyiyi savunma çabasında olmanız gerekir. AKP ve saray rejiminin önceliği ortak iyiyi korumak değil kendi siyasi ikbalini ve yandaş sermayeyi korumaktır.
Ne yanıp kavrulan ne de sele kapılan insan ve hayvanlar onların umurunda!
Muhalif Belediyelere yönelik saldırgan tutumun nedeni de budur. Suçlu, suç mahallinde delil kalsın istememektedir. Bu nedenle felaket yaşanan bölgelerde yerel ve sivil dayanışma zeminlerinin güçlendirilmesine ihtiyacımız vardır.
Kapitalizmden ve onun küresel ve yerel iktidarlarından kurtulmadan insanın ve doğanın kurtuluşunu sağlamamız mümkün değildir. Krizden otoriterlik devşirilmesine izin vermeyelim. Her yerde dayanışmayı büyütmeye devam edelim.
SYKP Eş Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur