İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, salgın şartlarında emekçilerin haklarına, özgürlüklere, demokrasiye karşı girişilmiş bir saldırı dalgası altında karşılıyoruz.
Bugün bir yanda sermayenin sonsuz kâr hırsı diğer bir yanda Saray’ın politikaları salgının etkileri ile birleşerek işyerlerini birer tabutluğa çeviriyor. Koruyucu önlemin alınmadığı iş yerlerinde çalışmak zorunda bırakılan işçiler salgından en fazla zarar görenlerdendir. Salgın tam anlamıyla bir yoksul katliamına dönüşüyor. “Sosyal mesafe”yi ağızlarına sakız edip, işçileri balık istifi gibi çalıştıranları 1 Mayıs vesilesiyle bir kez daha düzeltiyoruz: “Fiziksel mesafe, sosyal dayanışma.”
Geçtiğimiz yıl en az 2500 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti ve sorumluların hiçbiri cezalandırılmadı. İşçi sağlığını göz ardı eden sermaye politikaları, iş cinayetlerini artırırken siyasal iktidar güvencesiz çalışma düzeninin kalıcılaşması için yeni yasalar çıkartarak işçilerin çalışma koşullarını daha da ağırlaştırıyor.
Salgın döneminde bugüne kadar en az 400 sağlık emekçisi Covid-19 nedeniyle öldü. Hükümet halen Covid- 19’u meslek hastalığı saymıyor buna karşılık salgının bütün yükünü sağlık emekçilerinin omzuna yüklüyor. Halkın yaygın olarak aşılanması gerekirken Sağlık Bakanlığı sürekli ileriye atılan tarihler vermek dışında bir şey yapmıyor.
Patronların Kod-29 saldırısı ise işçilerin insanca yaşama hakkını fiilen ellerinden alıyor. Kısa çalışma ödeneği uygulamasının bitmesinin ardından işçiler, günlük 47 lira ile enflasyonun arttığı bu koşullarda, yoksulluğun en çetin haliyle yüzleşmek zorunda kalıyor. İşçilerin maaşından yapılan kesintilerle oluşan İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki birikim, sermayeye peşkeş çekiliyor, hazine tahvillerinde tutuluyor, salgın döneminde işsizlere kırıntı düzeyinde ödemeler yapılıyor. Pandemi döneminde ücretsiz izin ödeneği için Fon’dan yaklaşık 10 milyar lira ödenirken patronlara ise 18 milyar lira destek verilmesi hükümetin tercihini çok açıkça ortaya koyuyor.
On milyonu aşan işsizlik kader değil, sermayenin işçilere ölümü gösterip sıtmaya razı etmesi asla kabul edilemez. İşçilerin gelir kaybı yaşamaksızın çalışma sürelerinin kısaltılması, sermayeye akan ayrıcalık ve teşviklerinin kesilmesi ile beraber sermayenin kat be kat karına arttırıyor. Buna karşın vergilerle ve işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları yalnızca işsizler için kullanılarak işsizlik kader olmaktan çıkarılabilir.
Doğaya ve yaşam alanlarımıza yönelik saldırılara; Kanal İstanbul başta olmak üzere, maden, enerji ve inşaat şirketlerinin talan ve yağmasına karşı, nükleer ve termik santrallara, HES’lere, RES’lere, JES’lere karşı, suyumuzu, toprağımızı, havamızı zehirlemek isteyen ekolojik yıkıma karşı sesimizi yükselteceğiz.
Saray; Alevilere, Kürtlere, LGBTİ+’lara, kadınlara düşman bir yeni rejim inşası yolunda baskıyı her gün daha da artırıyor. Saray başkanlık sisteminin yolunun, içeride ve dışarıda savaşı derinleştirmekten geçtiğine inanıyor. Savaşlar ile büyütülen milliyetçiliğe yaslanarak iktidarını derinleştirmek istiyor. AKP-MHP faşizmi HDP’yi kapatma, Kürtlere siyaset yapma yasağı getirerek kendisini bekleyen sonu ertelemeye çalışıyor. Ucu-köşesi saraya ve iktidar politikalarına değen her söz, her aykırı ses ölüm, mahkûmiyet ve azami şiddetle karşı karşıya! Ne var ki toplum asla tümüyle sessizleştirilemiyor.
En başta da kadınlar, fetvalarla, eğitim politikalarıyla kadın emeğine, kadın bedenine ve kadın kimliğine saldırılara karşı seslerini yükseltiyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkılmasını tanımadıklarını memleketin her yerinde haykırıyorlar.
Bu sene de iş yerlerimizde, sokaklarda, 1 Mayıs alanlarında; sendikalaştıkları için işten atılan işçileri, demokrasi isteyen Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ve akademisyenleri, hakikatin peşinde koşmaktan vazgeçmedikleri için bedel ödeyen gazeteciler ve ülkenin dört yanında başka bir dünyanın yaratılması uğruna emek veren tüm sosyalistler bir arada olacağız.
Bu diktatörlük heveslilerine karşı tüm ezilenlerin, özgürlük ve demokrasi isteyen güçlerin bir araya gelmesi demokratik ve sosyal cumhuriyet mücadelesini büyütmesi için 1 Mayıs alanları ve mücadele bizi bekliyor. Barış ve demokrasi talebimizi haykırmak için, kölelik koşullarına reva görülen emekçilerin hakları için tüm baskılara rağmen meydanlarda seslerimizi yükselteceğiz:
• HERKESE YURTAŞLIK ÜCRETİ.
• KOD 29 KIYIMINA SON VERİLSİN.
• İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KARARNAMESİ İPTAL EDİLSİN.
• KANAL İSTANBUL İSTANBUL’UN KIYIMIDIR DERHAL GÜNDEMDEN KALDIRILMALIDIR.
• TAM KAPANMA VE ACİL AŞI.
“YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ, HALKLARIN KARDEŞLİĞİ”
“YAŞASIN 1 MAYIS” “BIJÎ 1 GULAN”