Dillerimiz farklı mücadelemiz aynı: İstanbul Sözleşmesi yaşatır!

İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, adı üzerinde kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele kapsamında kabul edilen uluslararası bir anlaşmadır.

 

Avrupa Konseyi üyesi 45 üye ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan bu sözleşmenin Türkiye’deki yasal karşılığı, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanundur. Altı yıldır yürürlükte olan bu sözleşme, dünya kadın hareketi ve feminist mücadelenin bir kazanımıdır.

 

İstanbul Sözleşmesi, uluslararası hukukta şiddetin, kadın-erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın bir sonucu olduğunun vurgulandığı ilk sözleşmedir. Fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet her tür şiddetle mücadele konusunda “önleme, koruma, kovuşturma ve destek politikalarından” oluşan dört temel yaklaşım içeren ilk sözleşme niteliğindedir. Aynı zamanda, şiddetle mücadelede bağımsız bir izleme mekanizması bulunan ve yaptırım gücü olan bağlayıcı ilk sözleşme olduğu için kadınların yaşam hakkı için büyük önem taşır.

 

Ancak, sözleşmenin imzalanması ve 6284 no’lu yasaya rağmen, şiddet failerine verilen yetersiz cezalar, kadınlara yönelik şiddetin pek çok mecrada meşru kabul edilmesi, sözleşmedeki önleyici tedbirlerin ve yasanın uygulanmasındaki eksiklik ve ihmaller nedeni ile Türkiye’de kadına yönelik erkek şiddeti her yıl daha çok artarak devam ediyor. Dahası kadınlara yönelik erkek şiddetinin çocuklara kadara uzanan boyutları da var. Nafaka da dahil olmak üzere kadınların ekonomik hakları gaspedilmeye çalışılırken, çocuklar üzerinden kadınların cezalandırılması vakaları sıkça yaşanmaya başlandı. Çocukların cinsel istismara uğraması ve şiddet görmesi her gün en az bir kadının öldürülmesi kadar türkiye normali artık. Tüm bunlara rağmen, AKP iktidarı, kendisine siyasi destek veren kadın hakları karşıtı siyasal İslamcı cemaatler, kimi İslami sermaye çevreleri ve AKP’nin kurdurduğu kimi paravan platformların da çabası ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündeme getirdi.

 

Siyasi iktidar ve ortakları, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına gerekçe olarak Türk aile yapısına uygun olmadığı, aileyi yok ettiği, toplumsal cinsiyet kavramı ile kadın-erkek cinsinin yok edilmek istendiğini ve kadın ve erkekleri LGBTİ olmaya yönlendirdiğini-özendirdiğini savunmaktalar.

 

Bu argümanlar akıl dışı olduğu kadar cinsiyetçi homofobiktir. Kadınlar, yaşamlarının böylesine tehdit edildiği bir dönemde, yasanın harfiyen uygulanması ve kadına yönelik şiddetle mücadele için önleyici tedbirlerin genişletilmesini beklerken, yasanın kaldırılmasının gündeme dahi getirilmesi yeni kadın cinayetlerine davetiye çıkartmak demektir.

 

Ancak kadınlar yasal haklarından, yaşam haklarından kolay kolay vazgeçmeyecek. Türkiye’de kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı AKP hükümeti ve devletin her türlü baskı, şiddet ve tehdidine rağmen sosyal medya, sokaklar dahil çok çeşitli alanlarda aktif mücadelelerini sürdürüyorlar. Kadınların aralıksız verdiği kararlı mücadelesi ve 30’dan fazla ilde sokakları doldurması sayesinde, AKP 5 Ağustos günü yapılacak MYK toplantısını ertelemek zorunda kaldı.

 

Kadınlar bundan sonra da hayatlarını korumak ve cinsiyet ayrımcılığını engellemek için imzalanan İstanbul Sözleşmesini sahiplenmeye ve uygulanması için takipçi olmaya devam edecek. Biz Avrupa’da yaşayan Türkiye ve Kürdistanlı kadınlar olarak, dünya kadınlarını Türkiye’deki kızkardeşlerimizin çığlığını büyütmeye çağırıyoruz. ‘Dillerimiz farklı ama mücadelemiz aynı’ diyoruz. Çünkü bu sözleşme dünya kadın hareketinin patriyarkaya karşı bütün coğrafyalarda verdiği mücadelenin sonucu elde edildi. Nasıl ki bu imzacı devletleri bu sözleşmeye imzalamaya birlikte zorladık, şimdi de hep birlikte sahip çıkmak, geriye adımları durdurmak zorundayız.

 

Türkiye’nin Polonya’nın, Macaristan’ın bu sözleşmeden çekilmesi bütün dünya kadınları için kayıp olacaktır. Bu yüzden bütün kızkardeşlerimizi ve demokratik kurum, kuruluş ve kişileri İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya, bunun için sokakları terk etmeyen Türkiyeli kadınlar ve feministlerle dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz.

 

 

İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!

İstanbul Sözleşmesine Dokunma, Uygula!

Yaşasın Kadın Dayanışması!

 

SYKP Avrupa Kadın Meclisi Koordinasyonu