Bugün 6 Mayıs, bugün; Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilerek, katledilişlerinin 47. Yılı.
47 yıl önce adalet duygusu körelmiş bir sistemde ağır bir hukuk cinayeti işlendi. Deniz’leri idam edenler özgürlük ve devrim mücadelesini yok edeceklerini sandılar oysa bu mücadeleyi daha fazla sahiplenen binlerce Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in faşizme karşı kinini bilediler. Onlar yalnız halkların kalbinde, gözyaşlarında, özlemlerinde değil; aynı zamanda mücadelelerinde de yaşıyor. Mücadele sürdükçe de yaşamaya devam edecekler. Onların onurlu duruşları, dünya görüşleri, inançları ve sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için verdikleri mücadele, aradan bunca yıl geçmesine rağmen sermaye sınıfı ve onun temsilcisi siyasal iktidarları korkutmaktadır. Ve yine bu nedenle Denizler, devrimcilerin yükselen özgürlük ve demokrasi mücadelesinde bayrak olmaya ve her yeni direnişte bir kez daha yeşermeye devam ediyorlar. Özgürlük ve eşitlik için yaşamını yitirenlerin anısına sahip çıkmak demokratik, özgür, adil bir ülke özleminden ve mücadelesinden vazgeçmemek demektir. Bugün açlık grevcilerin annelerine saldıranla Deniz’leri idam eden aynı zihniyettir. Beyaz Tülbentleriyle, açlık grevcisi çocuklarının sesine ses katmak ve bu ülkenin barış içinde kardeşçe yaşaması için günlerdir direnen anneler bu ülkenin vicdanıdır!
Deniz’lerin özgürlük, eşitlik, adalet mücadelesindeki onurlu ve dik duruşları, her zaman bu mücadelenin ışığı olacaktır. Deniz’ler özgürlüğün türküsüdür. Bu türkü savaşsız, adil, özgürlükçü ve halkların kardeşçe yaşadığı bir dünya için mücadele edenlerin türküsüdür. Deniz’lerin idam sehpasından haykırdıkları “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm Leninizm’in yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçiler, köylüler!” sözleri mücadelemize ışık tutuyor !
YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ