Cavit Uğur: Demokratik Tutum Belgesi tüm topluma çağrıdır

SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, HDP’nin açıkladığı Demokratik Tutum Belgesi’nin AKP-MHP iktidarının politikalarına bir itiraz olduğunu ve toplumun tüm kesimlerinin ortak davranmaya davet niteliğinde olduğunu söyledi.

HDP’nin deklare ettiği Demokratik Tutum Belgesini ANF’ye değerlendiren Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Cavit Uğur demokratik ve toplumsal muhalefete ittifak çağrısında bulundu.

Açıklanan belgenin toplumun tüm kesimlerine ortak davranma çağrısı niteliğinde olduğunu vurgulayan Uğur, Demokratik Tutum Belgesi’nin toplumun ötekileştirilenlerine karşı onların lehine yeni bir güç dizisi yaratma çabası olarak okunması gerektiğine dikkat çekti.

“7 Haziran tarihinde açığa çıkan sermaye sınıfının her türden temsilcilerinin toplumu inkâr ederek yürüttükleri hükümdarlıklarına mahkum olmadığımızı gösterdi. Saldırı, HDP’nin ezilenlerin 3’üncü kutbu olarak yeşerip büyüyeceği ve yeni bir toplumsal seçenek haline gelmesinin imkânlarının açığa çıkmasınadır. Toplumun etnik, dinsel, siyasi seçenekleri etrafında kutuplaştırılarak bir birbirine düşman edilmesi karşısında, Türkiye halklarının gerçek sorunlarının çözüm yollarını açmak için bir anlamda normalleşme çağrısıdır” diyen Uğur, yaşanan ekonomik krizin faturasının da emekçilere kesildiğini belirtti.

Maske dağıtma işlemini dahi emekçilere ödetilmek istendiğini vurgulayan Uğur, yardım dağıtan belediyelerin engellendiği ve ‘suç örgütü’ muamelesine maruz kaldıklarını da dile getirdi.

Her türden hak talebinin keza “terör” damgası ile bastırıldığını da kaydeden Uğur, “Hele hele barış talep etmek, Kürt sorununu etrafında cereyan eden şiddet sarmalına dikkat çekmek, halkın gündemine onun temsilcilerinin kanalıyla demokratik zeminde konuşulmasına karşı her türden devlet şiddetini reva gören bir hükümet ve tek adam rejimine karşı toplumun ezici çoğunluğuna bir çağrı yapıyor.

Tehlike tüm toplumu kapsıyor. Karşı karşıya olduğumuz şey tek adam rejimi, sözde anayasa referandumu ile ele geçirilmiş, Cumhurbaşkanı hükümet sisteminin faşizmin inşası ve kurumsallaşmasıdır. Bu sürdürülemez sistem ve neoliberal iktisat düzenine karşı geniş emekçilerin aş, iş, güvenli bir gelecek, demokratik ve laik ana dilde eğitim, doğanın dizginsiz tahribine karşı, kadınların bu iktidarın uygulamaları ve de her gün yeniden ürettiği erkek egemen şiddetine karşı hep beraber olmak için yapılan bir çağrı olarak değerlendirilmelidir” diye konuştu.

HDP’li belediyelerin AKP-MHP tarafından gasp edilmesinin de sadece HDP’ye yönelik bir saldırı olmadığına dikkat çeken Uğur, kayyumlara toplumun tüm kesimlerinin itiraz etmesi gerektiğini de dile getirdi.

“Kayyumlar en basiti seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesidir. Demokratik siyaset yapan bütün güçlerin itiraz etmesi gerekmektedir. Belki HDP’de bu doğrultuda parlamentodaki muhalefet partileri ile temas ve kamuoyunda gerekli açıklamaları yapmakla beraber, geniş kitleler ve kayyum atanan yerlerdeki seçmen, halk demokratik kurumlar daha güçlü bir itiraz koymalılar” diyen Uğur, kayyum atanmasının demokrasinin en temel olmazsa olmaz kurallarına saldırı olduğunu da vurguladı.

‘DAYANIŞMADAN BAŞKA YOL YOK’

HDP’nin öncülüğünde muhalefetin diyalog ile dayanışma kurmaktan başka yolu olmadığını belirten Uğur, HDP ve bileşenleri dışındaki siyasal ve toplumsal güçlerle de kurumsal ilişki ve işbirliği için var gücüyle çabalaması gerektiğinin altını çizdi.

AKP-MHP iktidar blokunun devlet imkanları ile sopalı seçimlerle, hilelerle hükümet oluşturduğunu da sözlerine ekleyen SYKB Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, şunları dile getirdi: “Her ne kadar bir yandaş ve belirli bir toplumsal desteği olsa da toplumun çoğunluğu bu rejime itiraz ediyor. Sadece itirazını gösterecek bir kanalı henüz seçmiş değil. HDP bu hakikatı dikkate alarak tüm itirazların en genel taleplerini karşılayan, mümkünse bu itirazların sözcüsü olan bir içerikte kendini yeniden konumlandırmalıdır. Sendikalar, İnanç Kurumları, Hemşeri Dernekleri, Demokratik Kitle Örgütleri, İnsiyatifler, tek tek bireyle, akademinin yan yana geleceği ve veya aynı talepler etrafında herkesin kendi sözünü ve tavrını geliştirdiği yeni bir siyasal alan kurulmalıdır. İşsizlik yoksulluk, tarım ve toprağın yok edilmesi ekolojik yıkım karşısında ertelenmeden her gün yeni bir toplumsal inşaya ihtiyaç var. Kurulmuş olanların eş güdümü büyük tehlike karşısında ortak hareket edecek bir yaklaşımla davranılmalıdır. Aşağıdan bir toplumsal ittifak bunun her türden deneyimlerinin yaratıldığı bir süreci hep beraber örmeliyiz.”

Kaynak: ANF