Bu yıl Newroz bütün dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını günlerinde geldi. Şimdiden binlerce kişinin ölümüne, yüzbinlerce kişinin hastalanmasına neden olan salgın insana, doğaya değil, savaşlara, plansız üretim ve tüketime, bürokratik devlet mekanizmalarına, sermayenin çıkarlarına göre yürütülen sistemin çıkmazını da ortaya koydu.
Geçmişte, İspanyol gribi, domuz gribi, kuş gribi biçimlerinde tanık olduğumuz salgınlarda sağlığı değil karı, sınıf çıkarını gözeten iktidarlardan dolayı milyonlarca yaşam ışığı söndü.
İnsan sağlığını tehdit eden biyolojik virüslere karşı doğru politikaların geliştirilmemesi milyonlarca insanın hayatına mal oluyorsa, ırkçılık, milliyetçilik, şovenizm gibi “sosyal virüslere” karşı önlem almamak da aynı derecede yıkıcı etkiler yaratıyor.
İşte bu yıl Newroz’u, yani baharın başlangıç gününü, yeryüzünde ve ülkemizde hem insan sağlığını tehdit eden biyolojik virüslerin hem sosyal virüslerin sona ereceği bir dönemin açılması umuduyla kutluyoruz.
Aslında binyıllardır kutlanan ancak yakın dönemde halklar için eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi yüce anlamlar yüklenen Newroz Bayramı’nı yeniden canlandıran Kürt halkı, bu coğrafyanın en eski halklarındandır. Kürt halkı Newroz ateşini Demirci Kawa’nın isyan ateşiyle yeniden harlarken, bu ateşten yayılan ışığın bütün bölge halklarını aydınlatmasını hedefledi.
Demirci Kawa sarayında zevki sefa içine yaşarken halkını sefalet içinde bırakan, çocuklarını ölüme sürükleyen zalim Dehak’a karşı yakmıştı bu isyan ateşini. İşte o ateş bugün, bir arada eşit ve özgürce barış içinde yaşamak varken İdlib’de, Afrin’de, Cizire’de, Sur’da, Libya’daki savaş politikalarıyla halkı yoksulluğa, çocuklarını ölüme sürükleyenlere karşı yanmaya devam ediyor.
Halklarımız tıpkı koronavirüs gibi insanlar arasına saçılan şovenizm, milliyetçilik, ırkçılık virüsüne dur demeli artık. Bu virüs hepimizi yiyip bitiriyor. Kürt halkının ya da bölgenin diğer kadim halklarının Türk halkıyla eşit statüye sahip olmasının bizlere hiçbir zararı yok. Bunu istemeyenler, milliyetçi, ırkçı, şovenist kışkırtmalarla halklarımızı savaşa ve çatışmaya sürükleyenler bu karmaşa içinde kendi servetlerini, lükslerini, makamlarını ve koltuklarını korumak isteyenlerdir.
Koronavirüs salgını gündem olmasaydı şimdi bütün ülke İdlib’den gelen cenazeleri konuşuyor olacaktı. Artık şu soruyu sorma zamanı gelmedi mi? Bu savaş nereye kadar?
Bu coğrafyada yaşayan halklar binlerce yıldır tükenmemiş, dillerini, kültürlerini korumuşlar. Bütün halkların barış içinde yaşaması mümkünken, bu savaş neden? Türk askerinin İdlib’de ne işi var? Libya’da ne işi var? Afrin’de ne işi var?
Newroz başka bir ülke, başka bir Ortadoğu mümkün diyor hepimize. Halklar barış içinde kardeşçe yaşayabilir diyor. Herkes kendi dilini özgürce konuşabilir, inancını ya da tercihini özgürce yaşayabilir diyor. Bu yüzden kutluyoruz Newroz’u. “Newroz Kutlu Olsun!” diyoruz Türkçe. “Newroz Pîroz Be!” diyoruz Kürtçe. “Newroz İmbarok!” diyoruz Arapça. Dünyanın tüm dillerinde bahar barış, eşitlik, özgürlük ve sağlık getirsin istiyoruz.
Hem insan sağlığını tehdit eden biyolojik virüslerden, hem de sosyal virüslerden, savaşlardan kurtulacağımız günler için hep birlikte mücadeleyi yükseltelim. İnsan yaşamını servetlerinden, lükslerinden değersiz görenlere hep birlikte derslerini verelim.
Newroz Kutlu Olsun! Newroz Piroz Be! Newroz İmbarok!
Biji Newroz! Bijî sosyalizm! Bijî azadî û wekheviya hemu gelan!
Yaşasın Newroz! Yaşasın sosyalizm! Yaşasın halkların eşitliği ve özgürlüğü!
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
21 Mart 2020