Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, adayı Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini kaybettiği kesinleşirken, seçim sonuçlarını tanımayacağını ilan etti. Erdoğan’ın bugün Atatürk Havalimanı’nda yaptığı “seçimlerin yenilenmesi” çağrısı halkın seçiminin sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik bir darbe çağrısıdır.
Erdoğan’ın mesnetsiz iddialarla dolu demeci kimseyi yanıltmamalıdır. Bu laf kalabalıklığı Erdoğan’ın gerçekleştirmek için çağrıda bulunduğu darbenin haklı bir zeminden yoksun olduğunu, mızrağın çuvala sığmayacağını kendisinin de bildiğinin itirafıdır. İçindeki kilit sözcükler ayıklandığında Erdoğan’ın çağrısı apaçık şudur: “YSK İstanbul Büyükşehir Belediyesi Seçimlerini iptal etmelidir. Değilse biz İstanbul’u Binali Yıldırım’dan başka kimseye teslim etmeyeceğiz.”
Erdoğan’ın seçim sonuçlarının geçersizliğini gerekçelendirmek için sarf ettiği sözler üzerinde uzun boylu durmak gerekmez. Erdoğan’ın “13-14 bin farkla kimse kazandım” diyemez mugalatasına karşılık Binali Yıldırım’ın 31 Mart gecesi “3 bin oy öndeyim, ben kazandım” demiş olmasını hatırlatmak yararsızdır. İstanbul, Erdoğan’ın temsilcisi olduğu gözü doymaz sermaye güçleri ve siyasi İslam için her gün yeniden fethedilmesi gereken bir kudret ve servet kaynağıdır. Onlar İstanbul’u elde tutmak için yasa ve hukuku çiğnemek gerekirse bundan çekinmeme hırsı içindedirler. Bir kere daha “Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz,” demektedirler.
Erdoğan’ın 8 Nisan açıklaması tramvayın son durağa geldiğine dair güçlü bir işaret olarak okunmalıdır.
Halklarımız ve özellikle Erdoğan’ı demokratik siyasetle tarihinin en ağır ikinci yenilgisine uğratan muhalefet güçleri asla gafil avlanmamalıdır! Bu hukuksuz, kanunsuz, sebepsiz seçim iptali itirazsızca gerçekleşir, darbe hedefine ulaşacak olursa seçimlerle yerel ya da merkezi iktidarın el değiştirmesini imkansızlaştıran bir faşist seçim düzenlemesi oluşturulmaksızın seçimler tekrar edilmeyecektir. Bir daha asla 31 Mart koşullarında bir seçim gerçekleşmeyecektir.
31 Mart seçimleri, Türkiye halklarının faşizme karşı direniş mücadelesinde kazandığı en önemli zaferlerden biridir. Dört yıldır süren büyük direnişte her türlü şiddete, yalana, zorbalığa, hilekarlığa, karşın halklarımızın faşizme hayır demeye devam ettiğinin dünyaya ilanıdır. Bu büyük başarının getirdiği yüksek moral ve büyüyen dayanışmayı, hak ve özgürlükleri ve kazanımları savunmayı sürdürmek demokratik siyasetin önündeki en önemli görevdir.
31 Mart’ta Erdoğan rejimi kendi kurduğu oyun sahasında, kendi hakemleriyle, elleri kollarını bağladıkları siyasi rakipleriyle giriştikleri seçim oyununu kaybettiler. Mutlak gerçek budur. Muhalefet Erdoğan’ın Yüksek Seçim Kurulu üzerinde oluşturmaya çalıştığı baskıya karşılık vermek, YSK’yi var olan hukuk ve ilkeler üzerinde hareket etmeye çağırmak ve Erdoğan’ın iradesinin kadiri mutlak olamayacağını; halkın iradesinin de aynı güçle ayakta olduğunu ortaya koymakla yükümlüdür.
31 Mart’ın mutlak gerçeği Erdoğan tarafından YSK üzerinde uyduruk gerekçelerle kurulmak istenen baskıyla değiştirilemez. Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları Ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 25. Maddesi açıktır, seçimin veya tutanağın iptali ancak “oyların dökümüne, sayımına veya bu oyların siyasi partiler ile bağımsız adaylara bölünmesi işlemlerine ilişkin” olabilir. Bir seçim çevresinde yapılan seçim ancak “seçim işlemleri sebebiyle” iptal edilebilir. YSK bu mutlak gerçeği kayıt altına alarak, Kanunun 22. Maddesi uyarınca “en çok oy alan adayın, büyükşehir belediye başkanlığına seçilmiş olduğunu” ilan etmelidir.
YSK’nin sicili, özellikle 2015’ten bu yana, kendi mevzuatını çiğneyerek halklarımızı mağdur eden bir dizi hukuksuzlukla gölgelenmiştir. YSK, Erdoğan’ın açık kanunsuzluk çağrısına uymayı reddedip, halkın iradesini tescil ederek bu gölgeleri silebilir; ya da kaderini Erdoğan’la birleştirerek tarihe faşizme giden yolu açan kurum olarak geçmeyi hak edebilir.
SYKP, halklarımızı ve bütün toplumsal ve politik güçleri Erdoğan’ın darbe çağrısına ortaklaşa karşı çıkmaya ve haklarını ve kazanımlarını cesaretle savunmaya çağırıyor.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP)
Merkez Yürütme Kurulu – 8 Nisan 2019