Sendikalı oldukları için işten atılan ve 297 gündür fabrika önünde direnen Flormar işçileri mücadelelerini değil ancak direnişlerini sonlandırma kararı aldılar.
Direnişin başında “üç gün beklerler ve giderler” diye direnişçileri küçümseyen, ilerleyen günlerde panik içerisinde AKP iktidarının ve sermaye devletinin bütün baskı unsurlarını devreye sokan Flormar patronu, 297 gün sonra işçilerin boşta geçen süre ücretlerini ve sendikal tazminat davasında kazanabilecek en üst sınırdan tazminatlarını ödemeyi kabul ederek uzlaşma teklif etmiş ve direnişçi işçiler de bu teklifi oy çokluğuyla kabul etmiştir.
Şüphesiz ki işçilerin sendikalı olarak işlerine geri dönebildiği bir sonuç sadece direnişçiler değil, bütün işçi sınıfı ve demokrasi güçleri açısından çok daha büyük bir zafer anlamına gelecekti. Ancak bu haliyle dahi Flormar Direnişi hepimiz için direne direne kazanmanın umudu, canlı bir örneği olmuştur.
Her türlü eylemin, direnişin, sokağa çıkmanın yasak olduğu OHAL sürecinde başlayan Flormar direnişi, kararlı olunması durumunda en zor koşullarda dahi mücadelenin sürdürülebileceğini, siyasal iktidarın ve sermaye düzenin her türlü manipülasyonu boşa düşürülerek kitle desteğinin sağlanabileceğini somut hale getirmiştir.
Tüm baskılara rağmen Flormar işçileri 297 gün boyunca fabrikanın önünde “Flormar Değil Direniş Güzelleştirir, Direne Direne Kazanacağız” sloganları, halayları ile direnmeye devam etmiştir.
İktidarın sermayeye açık açık “OHAL’i sizler için, grevleri, direnişleri durdurmak için getirdik” dediği koşullarda umutsuzluğa sürüklenmek istenen işçi sınıfına nasıl direnilmesi gerektiğinin, direnerek kazanılabileceğinin örneği olmuştur. Herhangi bir siyasi birikimi, mücadele geçmiş olmayan işçiler çok kısa bir zaman içerisinde iktidarın milliyetçi, mezhepçi, cinsiyetçi, apolitik her türlü tuzağıyla nasıl baş edileceğini kavramış ve kararlılıkla pratikleştirmiştir.
Sınıf dayanışmasının en önemli silahları olduğunun farkına varan işçiler, başta Cargill olmak üzere tüm direnişlerle dayanışmayı büyütmüş, sermayeyi yenecek olanın işçi sınıfının birliği ve mücadelesi olduğu fikrini güçlendirmiştir. Flormar işçilerinin bu tutumu işçi sınıfının değişik kesimlerinden kendilerine yönelik dayanışmayı da çoğaltmıştır.
Direniş tam bir kazanımla sona ermemiş olsa da, çoğunluğu kadınlardan oluşan Flormar işçilerinin direnişi şimdiden kadın direnişi olarak hem kadın hareketi tarihine hem de işçi sınıfı tarihine geçmiştir.
Flormar işçileri işçi sınıfı mücadelesinin enternasyonalist yanını da hızla kavramış ve buna uygun bir pozisyona kendisini uyumlulaştırarak işçi sınıfının uluslararası dayanışmasını da harekete geçirmeyi başarmıştır. Flormar patronlarının geri adım atmasında direnişin uluslararası platformlara taşınabilmesi özel bir yer teşkil etmiştir.
Başlangıçta bambaşka siyasal angajmanlarda olan Flormar işçileri bugün kimin işçi sınıfının yanında, kimin karşısında olduğunu net olarak görmüş, anlamıştır. Ve elbette güneşte çadır kurulmasını, soğukta soba yakılmasını yasaklayan kaymakamlığın, devletin kimin devleti olduğunu da!
Özel olarak belirtmek gerekir ki her türlü direnişin daha doğmadan boğulmak istendiği bu süreçte Flormar direnişi sadece işçi sınıfının diğer bölükleri açısından değil hak ve özgürlükler mücadelesi veren bütün kesimler için güçlü bir örnek oluşturmuştur.
AKP-MHP eliyle kurumsallaştırılan faşizm, ülkede yaratılan baskı, şiddet, savaş, gözaltı, tutuklama, hukuksuzluk düzenin de etkisiyle sendikaların, sınıf mücadelesinin ve siyasal hareketlerin zayıflaması ve mevcut sendikal bürokrasi Flormar işçilerinin direnişin tam bir zaferle taçlandıramamasının en önemli sebeplerinden biridir. 297 gündür her türlü zorluğa ve baskıya rağmen ilk günkü coşkusuyla direnişlerini sürdüren Flormar işçilerini daha güçlü bir sınıf dayanışması ve eylemliliğiyle destekleyebilmiş olsaydık direniş çok daha büyük bir kazanımla sonuçlanabilirdi.
Burada başta partimiz SYKP olmak üzere pek çok siyasi parti ve grubun, kadın hareketinin, sendikaların dayanışmasını küçümsemiyor sadece yetersizliğimize işaret ediyoruz. Şüphesiz bu direnişten hem siyasal hem sendikal hareketler pek çok dersler çıkartacak, faşizme ve onun yaratıcısı olan sermaye düzenine karşı mücadeleyi daha da güçlendirerek sürdürecekler.
Netice itibarıyla, iktidarın değişim, mücadele inancı ve umudunu kırmak istediği bir süreçte 297 gün boyunca direniş bayrağını dik tutan Flormar işçileri esas olarak direnirken kazanmış, kelimenin tek anlamıyla bir direniş destanı yazmıştır.
Başta sürece öncülük eden işçi ve sendikacı dostlarımız olmak üzere, bu onuru bizlere yaratan tüm işçi dostlarımızı selamlıyor, Flormar direnişi bitse de eşit, özgür, adil bir düzen kurana dek devam edecek mücadelemizde başarılar diliyoruz.
Selam olsun direne diren kazananlara;
Selam olsun Flormar direniş destanını yazanlara;
Selam olsun sınıf dayanışmasının bayrağını yükseltenlere!
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi – SYKP