AKP-MHP İktidar Bloku marifetiyle Türkiye’nin içine sokulmaya çalışıldığı faşizmi kurumsallaştırma ve yerleştirme yeltenişi çuvalsa, SYKP’nin de bir bileşeni olduğu HDP’nin, partimizin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş çuvalın içindeki mızraktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) “yeterli” gerekçeler olmadan tutukluluğun uzun tutulması, bu süre zarfında seçilme ve parlamento çalışmalarına katılma hakkının kullanılamaması ve referandum ile cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyaları esnasında tutukluluğunun sürdürülmesiyle çoğulculuğun bastırılması ve siyasi tartışma özgürlüğünün daraltılması nedenleriyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ilgili maddelerinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmış bulunuyor.
Hukukun dilini siyasetin diline tercüme edersek AİHM’in söylediği şudur: AKP-MHP İktidar Bloku Demirtaş’ı siyasal nedenlerle zindanda tutmaya devam etmektedir. Tutukluluğun sürdürülmesinin hukuki hiçbir gerekçesi yoktur.
Geçtiğimiz aylarda hep birlikte tanık olduk: Enis Berberoğlu serbest bırakılırken yargı baskı altına alınarak Leyla Güven cezaevinde tutuldu. Bu çifte standart AKP’nin HDP’li seçilmiş vekilleri siyasal çıkarları için cezaevinde tutmaya devam ettiğini gösteriyordu. AİHM Demirtaş kararıyla şimdi bu gerçeği bir kez daha tescil etmektedir.
AİHM’in Demirtaş’la ilgili ihlal kararları şunu apaçık gösteriyor: Mızrağın bir ucu çuvalı yırtıp çıkmıştır.
Ya diğer ucu?
Diğer ucu, sınırlardaki denetim biraz gevşetildiğinde Türkiye’nin her yanına yuvalanmış cihadistlerin Avrupa’nın başkentlerinde infilak edeceği korkusuyla titreyen Avrupa’nın kapitalist merkezleriyle AKP iktidarı arasında cereyan eden mülteci pazarlığına kurban edilmek istenmektedir.
AİHM’in, Demirtaş’ın “makul süphe” ile gözaltına alındığı ve tutuklandığını kabul etmiş olmasının başka hiçbir anlamı yoktur.
6-8 Ekim olayları esnasında hayatını kaybedenlerin büyük bir çoğunluğu HDP’lidir. Bu hakikat, başka hiçbir kanıta ihtiyaç duyulmaksızın şu gerçeği ortaya koyar: 6-8 Ekim olayları cihatçı teröristleri arkalayarak Suriye’yi kan deryasına boğanların, Kobane’nin düşmesi için el ovuşturanların provokasyonundan başka bir şey değildir. Bu nedenle Demirtaş’ın 6-8 Ekim olayları bahane edilerek gözaltına alınması ve tutuklanmasında “makul şüphe” aranamaz. Aransa da bulunamaz. Buna yeltenmek “mülteci pazarlığını” hukuk kisvesi altında sürdürmekten başka bir şey değildir.
AKP-MHP İktidar Bloku’nun faşizmi kurumsallaştırma ve yerleştirme yeltenişine karşı en geniş cephe siyasetiyle karşı çıkmak, 2019 Mart Yerel Seçimleri’nde bu siyasetin gereğini yerine getirerek AKP-MHP İktidar Bloku’nun yerel ayaklarını çökerterek faşizmi geriletmek bu türden kirli pazarlıkları boşa çıkararak Demirtaş’ın özgürlüğünün yolunu açacak, mızrağı çuvalda tutmak mümkün olmayacaktır. Partimiz bunun bilinciyle kararlılıkla mücadele edecektir.
Selahattin Demirtaş ve bütün siyasi tutsaklar serbest bırakılsın!
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi
Merkez Yürütme Kurulu – 25.11.2018