ABD ve koalisyon güçleri Mart 2003’te “Irak’ta kitle imha silahı var” yalanıyla 1 milyon Iraklının hayatını kaybettiği, milyonlarcasının evini terk etmek zorunda kaldığı, sonuçları IŞİD’e kadar varan bugünkü sürecin fitilini ateşlemişti.
Yıllar sonra bizzat CIA, ABD’nin işgale gerekçe olarak gösterdiği “kitle imha silahları”nın var olmadığına ilişkin raporu yayınlamıştı.
Bu sabaha karşı da tıpkı 2003’teki gibi gerçekliği ispatlanmamış “İdlib’e kimyasal saldırı” iddiasıyla ABD Suriye’yi 59 Tomahawk füzesiyle vurdu.
İdlib’de bir kimyasal silah saldırısı olmuşsa şüphesiz ki bu kabul edilemez ve şiddetle kınanması, güçlü tepki verilmesi gereken bir durumdur. Ancak günlerdir İdlib’de bir kimyasal silah saldırısı yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa kimin tarafından yapıldığının net olarak açığa çıkartılamadığı bir süreçte, ABD’nin Suriye’yi vurması, olsa olsa bu bulanıklığın biraz daha artmasına yol açacaktır.
Ortadoğu halklarının yaşamları, kaderleri, geleceği, barışı emperyalist güçlerin birbirlerine karşı gövde gösterisi, hegemonya mücadelesine daha ne kadar kurban edilecek? Bölgenin içine atıldığı savaş ateşi, başına bela edilen IŞİD yetmedi mi? Suriye’de 6 yılda hayatını kaybeden 500 bin insan, yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan 10 milyona yakın insan, yıkılan kentler, parçalanmış hayatlar yetmedi mi?
Hem Suriye’yi hem de doğal olarak ülkemizi bir adım daha savaş ortamına doğru çeken bu bombardımanın Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş tarafından “Askeri üssün vurulması olumludur, anlamlıdır. Rejim uluslararası alanda cezalandırılmalı” ifadesiyle desteklenmesi ne büyük bir garabettir! Savaşı, çatışmaları, kaosu derinleştirecek bu tür hamlelerin yapılmamasını istemek yerine savaş ateşinin üzerine barut serpercesine “Dolayısıyla bunu olumlu karşılıyoruz ama bunun sonunun gelmesinin ve Esed rejiminin tamamıyla uluslararası alanda cezalandırılmasının şart olduğunu düşünüyoruz” şeklinde açıklama yapılması hangi akılla ve vicdanla açıklanabilir.
ABD’nin Suriye’yi vurmasına ilişkin hızla destek açıklaması yapan ülkelere ve güçlere bakıldığında bu saldırının neye yaradığı da açığa çıkıyor. ABD’ye ilk destek açıklamaları İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye ve Suriye’deki cihatçı örgütlerden gelmiştir. Bu tablo bile saldırının barışı, sükuneti değil, savaşı ve kaosu büyütmek için yapıldığını ortaya koymakta.
Ne ABD’nin, ne diğer emperyalist güçlerin Ortadoğu’yu daha fazla kan, gözyaşı ve yıkıma maruz bırakmasını kabul etmeyelim. Ortadoğu’da yaşayan tüm halkların birlikte yaşamaktan başka bir çaresi yoktur. Bunun yolu ise savaş ve işgallerden değil, barış ve diyalogdan geçer.
ABD’nin Suriye’yi vurmasını ve bu saldırıya verilen her türlü desteği kınıyoruz. Halklarımızı ülkemizde ve bölgemizde barışa sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi
Merkey Yürütme Kurulu