Hayır De Sultanlığa!

HAYIR de! SULTANLIĞA!

Bir önceki etabı 2010 referandumu olan tek adam rejimine geçiş sürecini AKP/Saray adım adım bugünlere getirdi. Son bir buçuk yıldır ise, süreç iyiden iyiye hızlandırılmış ve nihayet Saray’ın “Allahın lütfü” dediği 15 Temmuz darbe girişimi tüm hukuksuzlukların kılıfı yapılarak süreç ilerletilmektedir.

15 Temmuz öncesinde 8 Haziran 2015, Saray’ın tüm icraatlarını tek adam rejimine geçiş hazırlıklarına endekslediği yeni etabın başlangıcı oldu. O günden bu yana darbe üstüne darbeler ile karşı karşıya kaldık. Saray 7 Haziran seçim sonuçlarını kabullenmedi. “Ya AKP ya kaos” diyerek baskı ve şiddet ortamını yoğunlaştırarak sürdürdü. Temel hak ve özgürlükler tümüyle rafa kaldırıldı. Medya organları “yandaş” lığa zorlandı. Yandaş medya dışında kalan tüm basın yayın organları kapatıldı, onlarca basın emekçisi, yazar ve aydın tutuklandı. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanımı terör propagandası kapsamına alınarak binlerce dava açıldı. Muhalif her kişi ve siyasetçi tutuklandı. KHK’lerle sorgusuz sualsiz işine son verilen on binlerce çalışan açlığa ve sefalete terk edildi. Üniversiteler 12 Eylül’ü kat be kat aşan bir saldırıyla karşı karşıya kaldı. Binlerce akademisyenin görevine son verildi.

Tüm bu yönelimlerin ana nedeninin “tek adam diktasının “ tesisi için referanduma götürülecek anayasa değişikliğinin hayata geçirilmesi olduğu bugün daha net biçimde açığa çıkmıştır.

Nihayet TBBM’de iç tüzük hükümleri çiğnenerek ve vekillerin yasama görevi engellenerek baskı ve dayatmayla kabul edilen Anayasa değişikliği 16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak referandumda seçmenin oyuna sunulacak. Saray ve AKP “Anayasa değişikliğiyle yapılanın hükümet sistem değişikliği olduğunu ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine” geçileceğini söylüyor. Doğrudur “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine” geçilecektir. Ve bu sistem, bütün yetkilerin tek adamın elinde toplandığı, yasama ve yargının tek adamın kontrolüne girdiği dikta rejiminin ta kendisidir. Tam boy bir sultan rejimidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin özü de biçimi de budur.

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” birbirini dengeleyen ve denetleyen yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrılığının yok edildiği kuvvetler birliği sistemidir. Partili cumhurbaşkanlığıdır, tek adam partisi rejimidir. Tüm kurumların ve yaşamın tek adam partisinin renginde ve sultasında olması demektir. Velhasıl tek adam ve tek parti devleti demektir. İşte referandumda oylanacak olan tam da budur!

Ayrıca AKP/Saray Anayasa değişikliğini gerekçelendirirken anayasanın “1982 ruhunu kaldırma” dan da söz ediyor. Bu halkın aklıyla dalga geçmektir. Zira bu gerekçe değişiklik metni ve OHAL uygulamaları karşısında tümüyle dayanaksız kalmaktadır. Zira Anayasa Mahkemesi KHK’lar için yapılan başvuruyu görüşmeden reddetti. Yani Saray’a istediğin KHK’yı istediğin gibi çıkarabilirsin demiş oldu. OHAL KHK’leri düzenine Anayasa Mahkemesi tarafından sağlanan bu “denetimsiz alan şemsiyesi”, 12 Eylül ruhunun en karakteristik yansımasının ta kendisidir. Yine ilk kez 1982 Anayasası’nda yer alan “Temel hak ve hürriyetler için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alabilme” (m.15/1) ve “OHAL KHK’lerinin yargısal denetime kapalı olması (m.148/1) gibi düzenlemeler mevcut Anayasada aynen durmaktadırlar ve bunlar 1982 Anayasası’ndan önceki anayasaların hiçbirinde yer almamıştır. 1982 anayasasının bu maddelerini titizlikle koruyan ve 15 Temmuz darbe girişimi gerekçe edilerek, OHAL KHK düzenini bu maddelere dayandıranların, “12 Eylül’le hesaplaşma” ve “ Anayasadan “1982 ruhunu kaldırma” gerekçeleri koca bir yalandır ve Türkiye halkları bu yalana inanmayacak kadar birikim ve akla sahiptir.

Bugün, Cumhurbaşkanına eleştiren herkes hakaretten tutuklanıyor. Saray kendi gibi düşünmeyen herkesi “terörist” ilan ediyor. Farklı düşünen herkes -gazeteci, akademisyen, hukukçu, emekçi, öğrenci, öğretmen- işinden atılıyor ya da tutuklanıyor.

Basın özgürlüğü yok ediliyor, televizyon, radyo ve gazeteler kapatılıyor.
Saray’ın tahakkümüne karşı çıkan dernekler kapatılıyor.
Bütün bunlar ve fazlası fiili başkanlık sisteminde oluyor.

Bir de, fiili başkanlık sistemi anayasa değişikliğiyle dokunulmazlık ve sorumsuzluk zırhıyla korunan sınırsız yetkili resmi başkanlık rejimine dönüştüğünde olacakları düşünün.

Şimdi, yüz yüze olduğumuz bu gerçekliğe gözlerimizi kapatmadan ama aynı zamanda teslim olmadan, Saray ve AKP’nin dikta rejimini kurumsallaştırma hesaplarını ters yüz etme zamanıdır. Türkiye cumhuriyetinin üzerine inşa edildiği temel taşların yerinden oynadığı bu süreçte; sosyalistlerin, demokratların, yurtseverlerin, laiklerin, insan hakları aktivistlerinin, inanç mücadelesi verenlerin, kadın mücadelesi aktivistlerinin, demokrasiden yana kadın-erkek, genç-yaşlı herkesin yan yana sultanlığa dur deme zamanıdır.

7 Haziran’daki yenilgisini kabul etmeyip “400 milletvekilini verin kaos bitsin” diyenler bu gün de “başkanlık kabul edilirse terör biter” diyerek sopalı referandumda dikta rejimine onay istiyor.
Ama Meclisi devre dışı bırakarak tek adam dikta rejimine geçiş heveslisi siyasi iktidar halkın egemenlik hakkını ve iradesini çiğneyemeyecektir. Türkiye halkları referandumda HAYIR oyu vererek dikta rejimini engelleyecektir.

Hazırlanışı dahi gayri meşru olan Anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

• Tasarı, Anayasa’nın 175’inci maddesindeki “Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir”. Hükmüne rağmen Saray’ın direktifleri doğrultusunda yürütme tarafından hazırlanıp Meclise dayatılmıştır.
• Tasarı, farklı toplum kesimlerine sorulmadan ve toplumun birikimleri dikkate alınmadan hazırlanmıştır.
• Tasarı, özgür bir tartışma ortamının olmadığı OHAL altında baskı koşullarında hazırlanmıştır.
• Tasarının hazırlanmasında siyasal uzlaşma aranmamıştır. Tasarı, TBMM’de temsil edilen partiler arası uzlaşma yerine sadece iki partinin kapalı kapalılar arkasındaki görüşmeleri yoluyla hazırlanmıştır.
• Toplumun kaderini belirleyecek olan Anayasa değişikliği hazırlıkları olağan üstü koşullar altında birkaç aylık süreye sıkıştırılmıştır.
• Adeta bir savaş ortamının içinde ve Cumhurbaşkanının “seferberlik” çağrıları eşliğinde yapılan anayasa değişikliğinin demokratik meşruluğu yoktur.

HAYIR de SULTANLIĞA! Türkiye toplumunun meşru zeminde demokratik bir Anayasa hazırlama fırsatı olsun!

Meclis onayı “sakat” olan Anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

• Anayasa değişikliği, Meclis iç tüzüğünün gizli oylama kuralı çiğnenerek açık oy kullanma şovları eşliğinde oylanmıştır.
• Muhalif vekillerin şiddet kullanılarak susturulduğu görüşme ve oylama süreci yaşanmıştır.
• Değişikliklerin yasama hakları olan tutuklu vekillerin oy kullanmaları engellenerek Parlamentodan geçirilmiş olması gayri meşruluğun bir başka boyutudur.
HAYIR de SULTANLIĞA! Parlamentonun ve toplumun özgür iradesini yansıtacak bir Anayasa yapılabilsin!

Anayasa değişikliğinin OHAL altında “sopalı” referandumla resmileştirilmesine set çekmek için HAYIR diyoruz!
Gayri meşru usullerle meclisten geçirilen Anayasa değişikliği şimdi de, her türlü muhalefetin baskı altında tutulduğu, söz ve ifade özgürlüğünün yok edildiği, farklı her sesin tutuklandığı, sadece “yandaş” medyanın ses verdiği OHAL altında “sopalı” referandumla resmileştirilmeye çalışılmaktadır. Bu referandum koşulları demokratik bir ortamdan uzaktır.

• Her türlü muhalif ses gözaltına alınmaya, tutuklanmaya ya da işten atılmaya maruz kalmakta ve ağır bir baskı altıda tutulmaktadır.
• İfade ve toplantı özgürlüğünün yok edildiği, sendikal hakların, örgütlenme özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı, en küçük gösterilere polisin saldırdığı koşullar altında referanduma gidilmektedir.
• “Yandaş” olmayan medya neredeyse tümüyle yok edilerek susturulmuştur.
• Televizyonlar sadece EVET oyu propagandasına açıktır.
• Televizyon ekranları muhalif sözlere yasaklanırken, HAYIR oyu kullanacağını açıklayan TV çalışanları bile işten atılmaktadır.
• OHAL altında, son derece eşitsiz şartlarda adeta “sopalı” bir halk oylaması dayatılmaktadır.
• OHAL uygulamalarıyla halkın serbest ve özgür bir tartışma ortamında kanaat oluşturma ve tercihte bulunma hakkı gasp edilmektedir.
• Meclis’in üçüncü büyük partisi HDP’nin referandumda çalışması engellenmektedir. Son aylarda HDP üyesi 4 bin 966 kişi gözaltına alınmış ve HDP üyesi 1. 478 kişi tutuklanmıştır. Halen HDP Eş genel başkanları dahil 12 milletvekili, 35 il eş başkanı, 97 ilçe eş başkanı, 1 belde eş başkanı ile 3 MYK, 4 PM üyesi ve 750’yi aşkın il-ilçe yöneticisi tutukludur. Her gün yeni gözaltı ve tutuklamalar sürmektedir.
• Referanduma yönelik demokratik bir propaganda ortamı yoktur. KHK’lerle muhalif olan tüm televizyon, radyo ve gazetenin kapatıldığı koşullarda yapılan halk oylaması demokratik değildir.
• OHAL koşullarında yapılacak olan referandumda korkusuz ve özgürce oy kullanılamaz.

HAYIR de SULTANLIĞA! Bir daha OHAL koşullarında referandum aldatmacası yaşanmasın!

SARAY’IN EVET DEMEMİZİ İSTEDİĞİ TEK ADAM REJİMİDİR!

Tek adamlık diktatörlüktür, diktatörlüğe HAYIR diyoruz!
Referandumda anayasa değişikliği kabul edilirse;
• Yasama, yürütme ve yargı tek adamın elinde olacak.
• Bağımsız ve tarafsız yargı sadece anayasada yazılı bir sözden ibaret kalacak.
• Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerini partili cumhurbaşkanı ve aynı görüşteki meclis çoğunluğu seçecek.
• Anayasa mahkemesi üyelerini partili cumhurbaşkanı seçecek.
• Bakanlar kurulunu partili cumhurbaşkanı belirleyecek.
• Partili cumhurbaşkanı ülkeyi kararnamelerle yönetecek. Meclis’in yasama yetkisini etkisizleştirecek.
• Partili cumhurbaşkanının istediği zaman Meclis’i feshetme ve seçimleri yenileme yetkisi olacak.

HAYIR de SULTANLIĞA! Diktatörlüğü sandığa göm!

Her konuda tam yetkili ama sorumsuz tek adama HAYIR diyoruz!

Referandumda anayasa değişikliği kabul edilirse;
• Yasama, yürütme ve yargıyı elinde tutan tam yetkili partili cumhurbaşkanı sorumsuz olacak.
• Partili cumhurbaşkanı kendine bağlı meclisin en az 400 üyesinin onayıyla yargılanabilecek. Yani partili cumhurbaşkanının yargılanması fiilen imkânsız hale gelecek.
• Partili cumhurbaşkanının atadığı başkan yardımcılarının da aynı sorumsuzluk zırhı olacak.

HAYIR de SULTANLIĞA! Diktatör egemenliği değil, halk egemenliği olsun!

********

Tek adamlı parti devletine HAYIR diyoruz!

Referandumda oylanacak anayasa değişikliği maddelerine göre;
• Sonsuz yetkilerle donatılan cumhurbaşkanı partisiyle ilişkisini kesmeyecek.
• Yani cumhurbaşkanı ülkenin değil, partisinin başkanı olacak.
• Başkan yardımcıları, milletvekilleri, bakanlar, devletin farklı kurumlarının üst düzey yöneticileri hepsi aynı partinin mensubu olacak.
• Hepsi başkanın adamları olacak.

HAYIR de SULTANLIĞA! Parti devleti değil, halk egemenliği kazansın!

Vekillerin milleti temsil etme yetkisinin kaldırıldığı tek adam rejimine HAYIR diyoruz!

Referandumda oylanacak anayasa değişikliğinde;
• Çıkardığı kararnamelerle yasama faaliyetlerine de el atan partili cumhurbaşkanı güdümünde olan yasama yetkisi sınırlandırılmış bir Meclis tanımlanmaktadır.
• Meclis’in Yürütme’yi anayasal araçlarla denetleme yetkisi bütünüyle kaldırılmaktadır.
• Yine “Devlet faaliyetleri”, Meclis’in “genel görüşme” yapma yetkisinin dışına çıkarılmaktadır.
• Meclisin bakanlar kurulunu denetleme ve gensoru açma yetkisi kaldırılmaktadır.
Sonuç olarak seçip meclise gönderdiğiniz vekiller, ne başkan nede bakanları yasama yetkilerini kullanarak denetleyemeyeceklerdir. Sizi temsil edemeyecekler sadece başkanın memurları olacaklardır.

HAYIR de SULTANLIĞA! Seçeceğin vekiller başkanın değil senin vekillerin olsun!

Erdoğan ya da bir başka kişiyi değil, tek adamlığı HAYIR diyoruz!

Anayasa değişikliğine evet demek tek adam rejimine evet demektir. Karşı çıkışın esası kişi ya da kişiler değildir. Karşı olunanı Tayip Erdoğan olarak görmek ve “Tayip Erdoğan’ı yedirmeyiz” diyerek EVET demek büyük bir yanılgıdır. AKP ye gönül vermiş olabilirsiniz, seçimlerde AKP’ye oy veriyor olabilirsiniz, ama Referandumda parti tercihi ya da kişi tercihi yapmayacaksınız. Eğer Erdoğan’ı başarılı bulduğunuz ya da sevdiğiniz için EVET oyu verirseniz yarın Erdoğan’dan sonra sevmediğiniz görüşlerine taban tabana zıt olduğunuz bir kişi başkanlık koltuğuna oturduğunda O kişiyi de EVET demiş oluyorsunuz.

EVET oyu verecek seçmen kendine şu soruyu sormalıdır: Erdoğan yerine görüşlerine katılmadığım ve sevmediğim biri başkan /tek adam olacak olsaydı, yine bu anayasa değişikliğine EVET oyu verir miydim?

HAYIR de SULTANLIĞA! Partinin ve Liderinin geleceği için tek adam rejimine set ol!

İşçi ve emekçileri sermayenin kölesi yapacak tek adam rejimine HAYIR diyoruz!

14 yıllık iktidarı boyunca işçi ve emekçilerin haklarını sürekli gasp eden, örgütlenme özgürlüğünü yok eden, sendikal hakları kısıtlayıp koorparatist sendikalar yaratmaya çalışan AKP/Saray iktidarı, işçiler tümüyle köleleştirmek için Anayasa değişikliğiyle tek adam rejimini tesis etmeye çalışıyor.
Referandumda herhangi bir parti veya liderden yana tercihimiz oylanmayacak. Meclisin, yargının ve hükümetin yetkilerini tek bir kişide toplandığı bir rejim değişikliğini oylanacak. Anayasa değişikliği geçerse tek bir kişiye, sendikaları kapatma, grevleri yasaklama, kıdem tazminatını kaldırma, toplu iş sözleşmelerini askıya alma, “gerektiğinde” ücretleri dondurma yetkisi verilmiş olacaktır. İşçi ve emekçilerin kaderini tek bir kişinin belirleyeceği bu dikta rejimine geçit verilemez.

• Başkanlık rejimine sahip ülkelerde temel işçi hakları ve sendikal haklar daha yoğun biçimde ihlal edilmektedir.
• Sendikal hakların en fazla ve güvencede olduğu ülkelerin yüzde 84’ü parlamenter rejime sahip ülkelerdir.
• Sendikal hakların en ağır biçimde ihlal edildiği ülkelerin yüzde 71’i ise başkanlık ve yarı başkanlık rejimleridir
• Başkanlık rejimlerinde işçiler daha uzun çalışmaktadırlar. Başkanlık rejimlerinde ortalama çalışma süresi 42,5 saat iken, parlamenter rejimlerde 37,6 saattir.
• Başkanlık rejimlerinde ölümlü iş kazası oranları parlamenter rejimlerin iki katından fazladır.
HAYIR de SULTANLIĞA! Türkiye işçi cehennemine dönüşmesin!

Erkek iktidarının ve şiddetinin zirvesi tek adam rejimine HAYIR diyoruz!

AKP/Saray iktidarı, kadınların nasıl yaşaması gerektiğini sürekli dikte ediyor. Kadınların konuşmalarına, gülmelerine, giyimlerine, başlarını örtmelerine ya da açmalarına, kaç çocuk doğuracaklarına kadar her konuda kişisel ve toplumsal yaşamlarına müdahale ediyor, belirlemeye çalışıyor.
Mevcut iktidarın savaş ve militarist politikalarının oluşturduğu şiddet ve nefret ortamında kadınlar sokakta, otobüste, dolmuşta, metroda, işyerinde hatta evlerinde dahi güvende değiller. Her gün bir kadın tacize ya da tecavüze maruz kalıyor. Kadın katliamları durmuyor, her gün bir kadın erkekler tarafından katlediliyor. Katiller tecavüzcüler ellerini kollarını sallaya sallaya ortalıkta dolaşmaya devam ediyor.
AKP/Saray 14 yıllık iktidarları boyunca yetkilerini sınırsızca kullanarak erkek ve mezhepçi uygulamalarıyla demokratik hak ve özgürlüklerimizi gasp ettiler ve daha fazla gasp için, daha çok yetkiyi tek bir kişiye vermek istiyorlar. Tek adam rejimini anayasa değişikliği ile resmileştirmeye çalışıyorlar.

Erkek devlet sultanlığına karşı HAYIR!
Ne evde, ne ülkede reislik değil, eşitlik için HAYIR!
HAYIR de! Tecavüze, şiddete dur demek için
HAYIR de! Kadın cinayetlerine dur demek için
HAYIR de! Yaşam tarzını korumak için
HAYIR de! Emeğin, bedenin ve kimliğin için
HAYIR de! ‘İtaat et rahat et’ zihniyetini gömmek için
HAYIR de! Kula kulluk etmemek için
HAYIR de! Eşit temsil, Eş yaşam için!
HAYIR de SULTANLIĞA! Erkek şiddetinin zirvesi tek adam rejimine geçit verme!

Gençliği geleceksizliğe mahkûm eden anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Anayasa değişikliğindeki gençlerle ilgili tek düzenleme milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilmesidir. Bu değişiklikle gençlere siyasette alan açılacağı ve siyasete hareket geleceği savunulmaktadır.
Diğer maddelerdeki değişikliklerle milletvekillerinin yasama yetkisi yok edilmekte ve milletvekilleri başkanın vesayetine sokulmaktadır. Hal böyle iken gençlere siyasette alan açıldığı koca bir yalandır. Gençlere alan falan açılmamakta sadece tek adam diktatörlüğünün tetikçisi olmalarının yolu açılmaktadır.
Yine ilgili maddedeki milletvekili seçilemeyeceklerle ilgili “yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar,” ibaresi “askerlikle ilişiği olanlar,” şeklinde değiştirilmiştir. Bunun anlamı milletvekili seçilen gençlerin askerlikten muaf tutulacağıdır. Dolayısıyla gençlik arasında yeni bir ayrımcılık yaratılmaktadır. Oysa anayasa değişikliğiyle gençliğin önü açılmak isteniyorsa önce gençliği siyasi iktidarların istekleri doğrultusunda denetim altında tutmayı ve istenilen şekilde yönlendirmeyi sağlayan anayasanın “Gençliğin korunması” başlıklı 58.maddesi değiştirilmelidir.

• Gençliğin yeni ayrımcılıklara ve tetikçilik görevine ihtiyacı yoktur.
• Gençliğin Diyanet işleri tarafından atanan imamların KYK yurtlarında “manevi rehberlik” adıyla yaptıkları kindar ve “dindar” telkinlere ihtiyacı yoktur.
• Gençliğin imama değil, laik, demokratik, bilimsel ve parasız eğitime ihtiyacı vardır.
• Üniversite öğrencilerinin barınma sorunlarının çözümüne ihtiyaçları vardır.
• Gençliğin gelecek güvencesine ve işe ihtiyacı vardır.
HAYIR de SULTANLIĞA! Gençlerin özgürlüklerini ve geleceklerini güvence altına alan bir anayasa yapılabilsin!

Halkların ihtiyacı özgürlükçü ve demokratik bir anayasadır. Muktedirlerin ihtiyacı tek adam anayasasına HAYIR diyoruz!

Halklarımızın mevcut anayasal sistem içinde özgürlükleri gasp edilirken, söz ve ifade özgürlüğüne dönük kısıtlamalar diz boyuyken, örgütlenme özgürlüğü üzerindeki yasal kısıtlamalar demokratik mücadeleleri engellerken, adedata beterin beteri vardır deniliyor. Türkiye halklarına, demokratik hak kırıntılarını bile yok eden ve toplumu tek bir kişisinin tebaası haline getirecek olan bir anayasa değişikliği dayatılıyor.

Halkların ihtiyacı olan ise;
• Toplumun tüm kesimlerinin katkı ve mutabakatıyla hazırlanan
• Halkın egemenliğini ve demokrasiyi temel alan,
• Kadın erkek, genç, yaşlı, her ulusal kimlikten, dini inançtan, cinsel yönelimden herkes için adaletli olan,
• Etnik, dini ve kültürel zenginlikleri koruyan ve geliştiren, çoğulcu olan,
• Emeğin köleliğini değil özgürlüğünü ve haklarını tesis eden,
• Herkes için insanca yaşayacak bir gelir güvencesini teminat altına alan
• İnsanı doğanın bir parçası olarak gören ve doğanın uyumunu esas alan
• Devlet kurumları arasında denge ve denetim mekanizmalarının işlerliğini temin eden
• Hiç kimseye sınırsız yetkilerle donatmayan
• Merkeziyetçiliği değil ademi-merkeziyetçiliği geliştiren ve halkın kendi kendini yönetmesini sağlayan
• Özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik bir anayasadır.

HAYIR de SULTANLIĞA! Özgürlükçü ve demokratik bir anayasa yapma fırsatı yarat!

Tek adam diktatörlüğünün zifiri karanlığına HAYIR diyoruz!

Başta Kürtler olmak üzere bu coğrafyadaki diğer halkların demokratik toplum ve birlikte yaşama taleplerini reddeden anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Başta Aleviler olmak üzere tüm farklı inançları yok sayan anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Ezilen halkları, ulusları, sınıfları, inançları, cinsleri yok sayan, tek adam diktatörlüğünü tesis eden bir Anayasa’ya karşı olduğumuz için anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Tüm uluslar için tam hak eşitliği, tüm inançlar için tam özgürlük, özgürlükçü gerçek bir laiklik, kadınların, gençlerin ve tüm bir halkın demokratik haklarını ilan eden demokratik bir anayasayı savunduğumuz için bu anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Ülkenin yıkıma, halkın uçuruma daha fazla sürüklenmesini önlemek için, anayasa değişikliğine ‘HAYIR diyoruz!

İşçi ve emekçilerin haklarını, grev, toplu sözleşme ve çalışma haklarını görmeyen anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Genç fidanlarımızın savaşlarda kırılmasını önlemek için, anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Ülkenin kardeşin kardeşi kırdığı iç savaşa sürüklenmesini önlemek için, anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Ülkenin bir tek kişi tarafından OHAL, sıkıyönetim ve savaş hali yasalarıyla yönetilmesinin önüne geçmek için, anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Neye inanıp inanmayacağımıza, ne zaman ve nasıl konuşup konuşmayacağımıza ve yaşam tarzımızın nasıl olacağına tek adamın karar vermesine kabul etmediğimiz için anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Söz, basın yayın ve örgütlenme hakkının bir kişinin insafına bırakılmasına dur demek için anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Zorba diktatörlerin yönettiği faşist barbarlık altında inlememek için anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!
Biz bu karanlık tabloya mahkûm değiliz! Halkın egemenliğinde başka bir Türkiye mümkün! 16 Nisan’da karanlığı yırtıp aydınlığa adım atmak mümkün!

• Milyonlarca işçi, işsiz, emekçi, köylü açlık sınırında nefes alıp vermeye çalışırken bir avuç mutlu azınlık zenginin gününü gün etmediği,
• Kimsenin kimliğini gizlemek zorunda kalmadan özgürce yaşayacağı
• Herkesin inancının gereklerini özgürce yerine getirebileceği,
• Kadın olmaktan kaynaklı baskı, tahakküm, sömürü ve ötekileştirilmeye tabi tutulmadığı, “Kutsal Aile/Anne” güzellemesi yapılarak eve hapsedilmediği;
• Gençlerin “dindar ve kindar” bir nesil olarak yetiştirilmediği, sevgi, kardeşlik, dayanışma ve barış içinde büyüdüğü
• Bilim insanlarının düşündükleri, sorguladıkları ve ürettikleri için işlerinden atılmadığı,
• Gazetecilerin, sözü olanların hapse atılmadığı, söz ve düşünce özgürlüğünün olduğu,
• Doğanın kar hırsıyla talan edilmediği,
• Komşu devlet ve halklarla sürekli savaş gerilimi içinde değil, barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşanabildiği,
• Madenlerinde katliam, otobüslerinde tecavüz; şehirlerinde yıkım; sınır boylarında ölüm, sınır ötesinde işgal, ormanlarında, vadilerinde talan, fabrikalarında kölece çalışma, siyasetinde yalan-dolan olmayan sömürüsüz, tahakkümsüz, savaşsız demokratik ve sosyal bir Türkiye mümkün!

Şimdi bütün bunlar için bir adım atma zamanı!

Şimdi tek adam diktatörlüğüne “HAYIR” deme ve 16 Nisan’da karanlığı yırtma zamanı!

HAYIR de! Şafak söksün! 16 Nisanda kapılar faşizme değil, halk egemenliğine aralansın!